92406 kayıt bulundu.
alacak verecek
1. isim , isim , isim , isim , Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı
1. Bütün alacaklarımı topladım.
1. Bütün alacaklarımı topladım.
2. Alınması gerekli şey
1. Çarşıdan alacaklarım için bir liste yaptım.
1. Çarşıdan alacaklarım için bir liste yaptım.
1. isim , isim , isim , isim , Alışveriş ilişkisi
Telaffuz : alacağı vereceği
1. `bir yerden alacağınız parayla başka bir yere olan borcunuzu kapatamazsınız` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Saksağan
Telaffuz : alaca'karga
1. isim , isim , isim , isim , Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : alaca'kaya
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Vadeli satış yapan firmaların her türlü mal ve hizmet satışından doğan haklarını devralan finansal kuruluş
1. -i , -i , ekonomi , ekonomi , -i , -i , ekonomi , ekonomi , Vadeli satış yapan firmaların her türlü mal ve hizmet satışından doğan haklarını alacaklandırıcı adı verilen finansal kuruluşlara devretmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birinden alacağı olan (kimse), borçlu ve verecekli karşıtı
1. Gelir desen dar gelir / Günaşırı alacaklılar gelir
1. Gelir desen dar gelir / Günaşırı alacaklılar gelir
1. -i , -i , -i , -i , Alaca duruma getirmek
1. Çarşı meydanının büyük çınar ağaçları, yere düşen gölgelerini alacalandırarak fısıldıyorlardı.
1. Çarşı meydanının büyük çınar ağaçları, yere düşen gölgelerini alacalandırarak fısıldıyorlardı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Alaca bir duruma gelmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir heyecan dolayısıyla benzi kızarıp bozarmak, renkten renge girmek
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Eriyen karlar arasından yer yer toprak görünmek
1. Tarlalar alacalandı.
1. Tarlalar alacalandı.
alacalı bulacalı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alaca
1. Türk kadınları alacalı bir ipek kumaş gibi köşeye birikmişlerdi.
1. Türk kadınları alacalı bir ipek kumaş gibi köşeye birikmişlerdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karışık ve çiğ renkli, alaca bulaca
1. Oğlanlar, alacalı bulacalı, kareli gömlekler giymişlerdi.
1. Oğlanlar, alacalı bulacalı, kareli gömlekler giymişlerdi.
2. Boyaları birbirine karışmış
1. isim , isim , isim , isim , Alaca olma durumu
2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli bir biçimde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde birleşmesiyle meydana gelen bir at donu
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Rengi kızıla yakın bir tür çam (Picea excelsa)
1. isim , isim , isim , isim , Samsun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ala'çam