92406 kayıt bulundu.
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Geminin bir yanında bulunan toplarla derhâl ateş edilmesi komutu
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Geminin köprü üstü alabandalarına konulan kapalı bölme
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Kürek topacının karşı alabandaya konulması için kürekçilere verilen komut
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki
Telaffuz : ala'baş
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sınırsız, uçsuz bucaksız bir biçimde
1. Bir tarafı alabildiğine deniz, bir tarafı alabildiğine boş çöl.
1. Bir tarafı alabildiğine deniz, bir tarafı alabildiğine boş çöl.
2. Olanca hızı ile
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı derecede, gereğinden çok, gırla, sıvırya
1. Kaldığı kliniğin başhekiminden gelen mektuplarda yazılanlara bakılırsa etrafında olup bitenlere karşı alabildiğine kayıtsızdı.
1. Kaldığı kliniğin başhekiminden gelen mektuplarda yazılanlara bakılırsa etrafında olup bitenlere karşı alabildiğine kayıtsızdı.
Telaffuz : ala'bildiğine
1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Alma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Mamafih arada bir ufak tefek işleri de kendi hesabıma alabiliyorum.
1. Mamafih arada bir ufak tefek işleri de kendi hesabıma alabiliyorum.
2. Almaya gücü yetmek
3. Alma becerisi bulunmak
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Geminin yan yatması
2. Bir serenin yatay durumdan düşey duruma getirilmesi
3. Selamlamak için filika küreklerinin yukarıya kaldırılması
4. Balığı toplamak için dalyan ağının yukarıya alınması
Lisan : İtalyanca albora
Telaffuz : alabo'ra
1. tekne, sandal vb. deniz araçları devrilip ters dönmek
1. Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş.
1. Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , işler altüst olmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fırça gibi dik kesilmiş (erkek saçı)
Lisan : Fransızca à la brosse
alaca aş, alacabalıkçıl, alaca bulaca, alaca karanlık, alacakarga, alacamenekşe, alacasansar, deli alacası
1. isim , isim , isim , isim , Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İki veya daha çok renkli
3. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma
4. Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez
5. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Ağaçta ilk olgunlaşan meyve
1. Bu incirin alacasını ben yedim.
1. Bu incirin alacasını ben yedim.
6. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben
1. isim , isim , isim , isim , Çorum iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ala'ca
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Aşure
1. isim , isim , isim , isim , Güneş doğmadan önceki veya battıktan hemen sonraki aydınlık, yarı karanlık, akşam karanlığı
1. Bir Leylâ özlemiyle bahçelerde öldü gün / Yıldızlar, karanfiller güllerden daha üzgün / Bahçeler garipsedi alaca karanlıkta
1. Bir Leylâ özlemiyle bahçelerde öldü gün / Yıldızlar, karanfiller güllerden daha üzgün / Bahçeler garipsedi alaca karanlıkta
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Balıkçılgiller familyasından, uzunluğu 50 santimetre, kül rengi, sazlıklarda yaşayan bir tür kuş (Ardeola ralloides)
Telaffuz : alaca'balıkçıl
1. birinden alınacak parası olmak
2. bir teklifi vakit darlığından dolayı kibarca geri çevirmek
1. Alacağım olsun, bir daha geldiğimde kahvenizi içerim.
1. Alacağım olsun, bir daha geldiğimde kahvenizi içerim.
1. `borçlu olmaktansa alacaklı olmak iyi bir şeydir` anlamında kullanılan bir söz
1. alacağını isterken ısrar eden, borcunu öderken de güçlük çıkaran kimse