Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
faydasız baş mezara yaraşır
Anlamı:

1. `yaşayan kimse bir işe yaramalıdır, bir işe yaramayan kimsenin ölüden farkı yoktur` anlamında kullanılan bir söz


faydasızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Faydasız bir biçimde


Telaffuz : faydası'zca

faydasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yararsızlık


fayrap
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir istim kazanının, istim oluşturacak biçimdeki yanar durumu

2. argo , argo , argo , argo , Herhangi bir şeyi veya işi hızlandırma

3. argo , argo , argo , argo , Kapı, pencere, giysi vb.ni açma, çıkarma

4. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen komut

Örnek:

1. Makine dairesinin zırıltısı yükseldi. Bunun ne demek olduğunu anladık. Fayrap! Kazanlara fazla islim gerekir, bittabi ocaklara da fazla ateş ve kömür.

1. Makine dairesinin zırıltısı yükseldi. Bunun ne demek olduğunu anladık. Fayrap! Kazanlara fazla islim gerekir, bittabi ocaklara da fazla ateş ve kömür.


Lisan : İngilizce fire up

Telaffuz : fa'yrap

fayrap etmek
Anlamı:

1. ocağın ateşini harlandırmak

2. argo , argo , argo , argo , herhangi bir işi veya şeyi hızlandırmak

Örnek:

1. Beleş rakıyı bulunca fayrap etti.

1. Beleş rakıyı bulunca fayrap etti.

3. argo , argo , argo , argo , açmak, çıkarmak

Örnek:

1. Pencereleri fayrap etti. Gömleği fayrap etti.

1. Pencereleri fayrap etti. Gömleği fayrap etti.


fayton
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tek körüklü, dört tekerlekli, genellikle çift atlı binek arabası, payton

Örnek:

1. Kır atların çektiği bir faytonla gelirdi.

1. Kır atların çektiği bir faytonla gelirdi.

2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Perde ayaklılardan, sıcak deniz kıyılarında yaşayan, uzun kuyruklu bir kuş (Phaeton)


Lisan : Fransızca phaéton

faytoncu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fayton süren kimse


faytonculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Faytoncunun yaptığı iş


faz

İlgili Kelimeler:

faz kalemi, çok fazlı, iki fazlı, tek fazlı

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Elektrik geriliminde evre


Lisan : Fransızca phase

faz kalemi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Priz, dağıtma tabloları vb. yerlerde gerilim bulunup bulunmadığını anlamaya yarayan araç


fazıl
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Faziletli, erdemli (kimse)


Lisan : Arapça fāżil

Telaffuz : fa:zıl

fazilet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erdem

Örnek:

1. Onun iyiliğini, faziletini, şan ve şerefini görmek benim saadetimdir.

1. Onun iyiliğini, faziletini, şan ve şerefini görmek benim saadetimdir.


Lisan : Arapça fażīlet

Telaffuz : fazi:let

faziletkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Erdemli


Lisan : Arapça fażīlet + Farsça -kār

Telaffuz : fazi:letkâr

faziletli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Erdemli

Örnek:

1. Köyün öbür erkekleri gibi Şaban da Zeyno'nun faziletli bir kadın olduğunu sezmişti.

1. Köyün öbür erkekleri gibi Şaban da Zeyno'nun faziletli bir kadın olduğunu sezmişti.


faziletlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erdemlilik


faziletsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Erdemsiz


faziletsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erdemsizlik

Örnek:

1. Meşru sayılan adilik ve faziletsizliklerden hiçbiri onda yoktu.

1. Meşru sayılan adilik ve faziletsizliklerden hiçbiri onda yoktu.


fazla

İlgili Kelimeler:

haddinden fazla

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade

Örnek:

1. Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı.

1. Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı.

2. Daha çok, aşkın

Örnek:

1. Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz.

1. Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz.

3. Artmış olan, ihtiyaçtan fazla olan

Örnek:

1. Fazla ekmeğiniz var mı?

1. Fazla ekmeğiniz var mı?

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Gereksiz, yersiz bir biçimde

Örnek:

1. Fazla konuşma yeter.

1. Fazla konuşma yeter.

5. zarf , zarf , zarf , zarf , Gereğinden, alışılmıştan çok olarak


Lisan : Arapça fażla

fazla gelmek (veya kaçmak)
Anlamı:

1. çekilmeyecek, bıktıracak, tedirgin edecek bir durum almak


fazla kaçırmak
Anlamı:

1. alışılmış olan ölçüden çok içmek, yemek veya konuşmak


fazla mal göz çıkarmaz
Anlamı:

1. `ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur` anlamında kullanılan bir söz


fazla olmak
Anlamı:

1. dayanma gücünü aşacak davranışlarda bulunmak, çok olmak


fazlaca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gereğinden biraz daha çok olarak, bir hayli, çokça

Örnek:

1. Belki sorumluluklarım fazlaydı, belki kendimi okumaya fazlaca veriyordum.

1. Belki sorumluluklarım fazlaydı, belki kendimi okumaya fazlaca veriyordum.


Telaffuz : fazla'ca

fazladan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Alışılana ek olarak, alışılandan çok, bol bol, çok çok

Örnek:

1. Beş dakika bile fazladan kaldığı da olmamıştı.

1. Beş dakika bile fazladan kaldığı da olmamıştı.


fazlalaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çoğalma