92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Süslü, ayaklı fener
1. Bütün bahçeyi donanma gecelerinde olduğu gibi fenerlerle, renkli fanuslarla donatmışlar; bayraklar asmışlar.
1. Bütün bahçeyi donanma gecelerinde olduğu gibi fenerlerle, renkli fanuslarla donatmışlar; bayraklar asmışlar.
2. Saat, mikroskop vb. araçları tozdan korumak için üzerlerine kapatılan, yarım küre biçiminde cam kap
3. Genellikle silindir biçiminde olan mum, gaz lambası vb. aydınlatma araçlarının çevresini kapatarak rüzgârdan koruyan cam
1. Madenî darbe ortada asılı avizenin fanuslarına çarptı.
1. Madenî darbe ortada asılı avizenin fanuslarına çarptı.
Lisan : Arapça fānūs
Telaffuz : fa:nus
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fanusu olan
1. Çabuk, fanuslu lambaları yak, paşa geldi.
1. Çabuk, fanuslu lambaları yak, paşa geldi.
1. isim , isim , isim , isim , Bir balık ağına eklenen iri gözlü ikinci ağ
Lisan : Rumca
Telaffuz : fa'nya
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Bariton veya tenor ses veren, bakırdan yapılmış çalgı
1. Klarnetlerle fanyollar ağır, yalvarıcı nağmelere dökülmüşlerdi.
1. Klarnetlerle fanyollar ağır, yalvarıcı nağmelere dökülmüşlerdi.
Lisan : İtalyanca eufonio
kısa far, uzun far, sis farı
1. isim , isim , isim , isim , Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
1. Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı.
1. Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı.
Lisan : Fransızca phare
1. isim , isim , isim , isim , Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün
1. Uzun ve kıvırcık kirpiklerini göz kapaklarına kadar sürdüğü farla boyadı.
1. Uzun ve kıvırcık kirpiklerini göz kapaklarına kadar sürdüğü farla boyadı.
Lisan : Fransızca fard
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Elektrik sığa birimi
Lisan : (İngiliz fizikçi Faraday özel adından)
1. isim , isim , isim , isim , Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan teneke veya plastikten yapılmış kısa saplı bir kürek türü
1. Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı.
1. Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı.
Lisan : Arapça ferrāş
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Diyelim ki, sayalım ki, tutalım ki, varsayalım ki
1. Faraza on defa gidip gelseler her birinde ayrı adam olarak göze çarparlardı.
1. Faraza on defa gidip gelseler her birinde ayrı adam olarak göze çarparlardı.
Lisan : Arapça farażā
Telaffuz : faraza:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Varsayımsal
Lisan : Arapça farżī
Telaffuz : farazi:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Varsayım
1. Böyle bir ihtimale hayal ve faraziyede bile tahammülümüz yok.
1. Böyle bir ihtimale hayal ve faraziyede bile tahammülümüz yok.
Lisan : Arapça farżiyye
1. isim , isim , isim , isim , Fırfır
1. Tam o sırada çıt etti, merdivenin üstüne asılı farbalaların bir köşesi koptu.
1. Tam o sırada çıt etti, merdivenin üstüne asılı farbalaların bir köşesi koptu.
Lisan : Fransızca falbala
Telaffuz : fa'rbala
fare deliği, faredişi, farekulağı, farekuyruğu, fare otu, kör fare, sivrifare, cep faresi, çatı faresi, fındık faresi, fil faresi, firavun faresi, kamyon faresi, lağım faresi, otel faresi, tarla faresi
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus)
1. Tarla faresi. Fındık faresi.
1. Tarla faresi. Fındık faresi.
2. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Düz bir yüzey üzerinde yuvarlanan bir top aracılığıyla imlecin hareketini sağlayan elektronik araç
Lisan : Arapça fāre
Telaffuz : fa:re
1. `bir kabahate, suça veya gizli işe kalkışan kişi, yakalanacağını anladığında nereye sığınacağını bilir` anlamında kullanılan bir söz
1. `yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş` anlamında kullanılan bir söz
2. `kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Evlerde farenin yaşadığı küçük yer
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gizlenecek yer
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Küçük barınak
1. `herkesin kaçıp saklanacak bir yer aradığı durumlarda, saklanılacak bir yer bulmak çok güçtür ve o yer çok değerlidir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sütleğengillerden, mavi çiçekli, tohumları fare zehri olarak kullanılan bir bitki
1. isim , isim , isim , isim , Bir iğne veya boncuk oyası türü
Telaffuz : fare'dişi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çuha çiçeğigillerden, tohumu kuş yemi olarak kullanılan bitkilerin cins adı, bağırsak otu, sıçankulağı (Anagallis)
2. Yabani mercanköşk
Telaffuz : fare'kulağı