92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Giresun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : e'ynesil
darüleytam
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yetimler
Lisan : Arapça eytām
Telaffuz : eyta:mı
1. isim , isim , isim , isim , İstanbul iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : e'yübü
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü
1. Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!
1. Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!
Lisan : Farsça eyvāh
Telaffuz : evya:h
1. isim , isim , isim , isim , `Allah'a ısmarladık` anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü
1. Benden eyvallah! Yarın erkenden yola çıkacağım, diyerek kalktı.
1. Benden eyvallah! Yarın erkenden yola çıkacağım, diyerek kalktı.
2. `Teşekkür ederim` anlamında kullanılan bir söz
3. `Kabul ediyorum, razıyım` anlamında kullanılan bir söz
Telaffuz : e'yvalla:hı
1. hoş görerek kabul etmek veya edilmek
1. Mersi denir. Sonra teşekkür edilir. Eyvallah denir, çok mersi denir.
1. Mersi denir. Sonra teşekkür edilir. Eyvallah denir, çok mersi denir.
2. hoşça kalın, sağlıcakla kalın demek
1. birinden yardım istememek, gönül borcu olmamak, boyun eğmemek
1. Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim, dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı.
1. Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim, dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı.
1. isim , isim , isim , isim , Teras, sundurma, ayvan
2. Bir tarafı dışarıya açık olan oda, ayvan
Lisan : Farsça eyvān
eyyam ağası, eyyam efendisi, eyyam reisi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Günler
1. O eyyam, hükûmetin ressamlar için tertiplediği yurt gezilerine katılmıştık.
1. O eyyam, hükûmetin ressamlar için tertiplediği yurt gezilerine katılmıştık.
Lisan : Arapça eyyām
Telaffuz : eyya:mı
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Her durum ve zamanda fırsat kollayarak büyüklere yaranan kimse, eyyam efendisi, eyyam reisi
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Eyyam ağası
1. Eskiden eyyam reisi denirdi, yani zamana göre hareket eden adam demekti.
1. Eskiden eyyam reisi denirdi, yani zamana göre hareket eden adam demekti.
1. isim , isim , isim , isim , Gününü dilediğince geçiren, gününü gün eden kimse
2. Günün koşullarına göre davranan kimse
eza cefa
1. isim , isim , isim , isim , Üzme, sıkıntı verme, üzgü
1. Gün geçtikçe içimde anlaşılmaz bir eza uyanmaya başlamıştı.
1. Gün geçtikçe içimde anlaşılmaz bir eza uyanmaya başlamıştı.
Lisan : Arapça eẕāʾ
Telaffuz : eza:
ezan saati, ezan vakti, akşam ezanı, ikindi ezanı, öğle ezanı, sabah ezanı, yatsı ezanı
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
1. Emirgân Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular.
1. Emirgân Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular.
Lisan : Arapça eẕān