92406 kayıt bulundu.
1. `evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah'ın yardımının dolaylı olarak ulaşıyor olması demektir` anlamında kullanılan bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Evlenme işi yapılmak
1. Askerliğini yapmamış, beş parasız, çıplak bir Cemal'in nesi vardı evlenilecek?
1. Askerliğini yapmamış, beş parasız, çıplak bir Cemal'in nesi vardı evlenilecek?
1. isim , isim , isim , isim , Evlenmek işi, izdivaç
1. Annesi, askerliğini yapıncaya kadar evlenmesine razı değildi.
1. Annesi, askerliğini yapıncaya kadar evlenmesine razı değildi.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Erkekle kadın, aile kurmak için yasaya uygun olarak birleşmek, izdivaç etmek
1. Öyle olmasa Musa ile evlenmez, talipleri içinde en beğendiği İsa'nın İstanbul'dan dönmesini beklerdi.
1. Öyle olmasa Musa ile evlenmez, talipleri içinde en beğendiği İsa'nın İstanbul'dan dönmesini beklerdi.
1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , ölüm veya kötü bir durumdan söz edilirken dinleyenlerin aynı durumla karşılaşmamalarını dilemek için söylenen bir söz
1. Evlerden ırak, dağ gibi delikanlı iki günde devrildi gitti.
1. Evlerden ırak, dağ gibi delikanlı iki günde devrildi gitti.
1. alay yollu , alay yollu , alay yollu , alay yollu , beğenilmeyen, olumsuz karşılanan bir durum, bir davranış karşısında söylenen bir söz
evli barklı, tek evli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Evlenmiş olan (kadın veya erkek)
1. İlk tanıştığı adamlara derhâl evli olup olmadıklarını sorar.
1. İlk tanıştığı adamlara derhâl evli olup olmadıklarını sorar.
2. Herhangi bir sayıda ev bulunan (yer)
1. Yirmi evli bir sokak.
1. Yirmi evli bir sokak.
3. Evi olan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Evlenmiş, çocukları olan (kimse)
1. Hem evli barklı bir kadın olduğundan haberi yok mu bu salak şeyin?
1. Hem evli barklı bir kadın olduğundan haberi yok mu bu salak şeyin?
1. `artık dağılalım, herkes evine, işine gitsin` anlamında kullanılan bir söz
evlilik akdi, evlilik birliği, evlilik dışı, evlilik sözleşmesi, dış evlilik, iç evlilik, içten evlilik, tek evlilik
1. isim , isim , isim , isim , Evli olma durumu
1. Demek bu bile bizi önünde sonunda evliliğe götürecekti?
1. Demek bu bile bizi önünde sonunda evliliğe götürecekti?
1. isim , isim , isim , isim , Nikâh
1. Bu evlilik akdinin ortadan kalktığı duyulduğunda, birtakım olaylarla karşılaşabileceğimi düşünmeliydim.
1. Bu evlilik akdinin ortadan kalktığı duyulduğunda, birtakım olaylarla karşılaşabileceğimi düşünmeliydim.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Karı ve kocadan oluşan topluluk
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yasal olmayan, yasaya uygun olmayan, gayrimeşru
1. Evlilik dışı çocuk.
1. Evlilik dışı çocuk.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Boşanma durumunda, evlenmeden önce edinilen malların tarafların kendisine ait olduğunu, evlilikten sonra edinilen malların ise karı kocaya eşit olarak paylaştırılması gerektiğini içeren sözleşme
1. `evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde oturur` anlamında kullanılan bir söz
evliya otu
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Ermiş
1. Yeşil sarıklı evliya yataklarının huzurunda gibiyim.
1. Yeşil sarıklı evliya yataklarının huzurunda gibiyim.
Lisan : Arapça evliyā
Telaffuz : evliya:
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Baklagillerden, hayvanlara yedirilmek için ekilen bir bitki, eşek otu (Onobrychis)
evrak çantası, evrak dolabı, kıymetli evrak
1. isim , isim , isim , isim , Resmî kurumlarda işlem gören belgeler
1. Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi.
1. Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kâğıt yaprakları, kitap sayfaları
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yazılmış kitaplar, mektuplar veya yazılar
Lisan : Arapça evrāḳ
Telaffuz : evra:kı