Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
eviye sifonu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mutfaklarda bulaşık yıkamaya yarayan teknenin altına konan ve pis suları ana atık su kanalına aktaran araç


evkaf
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Vakıflar

2. Vakıf mallarını yöneten kuruluş

Örnek:

1. Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden

1. Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden


Lisan : Arapça evḳāf

Telaffuz : evka:fı

evla
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Daha iyi, yeğ

Örnek:

1. Bir şeyi bilmek, onun cahili olmaktan evladır, diyen bir hadis vardır.

1. Bir şeyi bilmek, onun cahili olmaktan evladır, diyen bir hadis vardır.


Lisan : Arapça evlāʾ

Telaffuz : evla:, l ince okunur

evladı ben doğurdum ama gönlünü ben doğurmadım
Anlamı:

1. `bir kimse evladına emredip birçok şey yaptırır ancak onun gönlüne hükmedemez` anlamında kullanılan bir söz


evladın var mı derdin var
Anlamı:

1. `çocuklarının sıkıntıları, hastalıkları ana baba için sürekli derttir` anlamında kullanılan bir söz


evladiyelik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uzun yıllar eskimeden kalacak kadar dayanıklı (eşya)


Telaffuz : evla:diyelik, l ince okunur

evladüiyal
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çoluk çocuk, ev halkı


Lisan : Arapça evlād + ʿ iyāl

Telaffuz : evla:düiya:li, l ince okunur

evlat

İlgili Kelimeler:

evlat acısı, emeksiz evlat, manevi evlat, üvey evlat, âdem evladı, bel evladı, hanım evladı, insan evladı, yol evladı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk

Örnek:

1. Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?

1. Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?

2. Soy, döl

Örnek:

1. Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım.

1. Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım.

3. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü

Örnek:

1. Evladım, sakın kimseciklere borç etme!

1. Evladım, sakın kimseciklere borç etme!


Lisan : Arapça evlād

Telaffuz : evla:dı, l ince okunur

evlat acısı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çocuğu ölen kişinin duyduğu üzüntü, ciğer acısı, ciğer yarası


evlat edinmek
Anlamı:

1. yasayla belirtilmiş şartlar içinde bir kimseyi evlat olarak nüfusuna geçirmek

Örnek:

1. Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi.

1. Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi.


evlatlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Evladı olan


evlatlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlat olma durumu

2. Küçük yaşta eve alınıp yetiştirilen kimse

Örnek:

1. Kendi yetiştirdiği evlatlığı, Kimya ile evlendirmek suretiyle bir nevi sıhriyet de tesis edebilmişti.

1. Kendi yetiştirdiği evlatlığı, Kimya ile evlendirmek suretiyle bir nevi sıhriyet de tesis edebilmişti.

3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Birinin yasayla evlat olma hakkı tanıdığı kimse


evlatsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Evladı olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Evlat olmadan

Örnek:

1. Kadınları dul, çocukları yetim, aileleri evlatsız bırakmadık.

1. Kadınları dul, çocukları yetim, aileleri evlatsız bırakmadık.


evlatsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlatsız olma durumu


evlek
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Tarlanın, tohum ekmek için saban iziyle bölünen bölümlerinden her biri

Örnek:

1. Bu korkunç mücadeleye üç evlek toprak için Mustafa'dan başka bizim köyde kimse girişmezdi.

1. Bu korkunç mücadeleye üç evlek toprak için Mustafa'dan başka bizim köyde kimse girişmezdi.

2. Dönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü

3. Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu

4. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , On liralık kâğıt para


Lisan : Rumca

evlekleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evleklemek işi


evleklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sürülecek tarlayı eşit bölümlere ayırmak


evlendirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlendirebilmek işi


evlendirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Evlendirme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Evlendirmeye gücü yetmek


evlendirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlendirilmek işi


evlendirilmek fiil
Anlamı:

1. -le , -le , -le , -le , Evlenmesi sağlanmak


evlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlendirmek işi

Örnek:

1. Bu işi kökünden halletmek için kızını derhâl evlendirmeye karar vermişti.

1. Bu işi kökünden halletmek için kızını derhâl evlendirmeye karar vermişti.


evlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Evlenmesini sağlamak

Örnek:

1. İçlerinden muhtaç olanları, ev eşyalarını tedarik ederek evlendiriyordum.

1. İçlerinden muhtaç olanları, ev eşyalarını tedarik ederek evlendiriyordum.


evlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlenebilmek işi


evlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Evlenme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Sen hapisteyken de evlenebilirmişiz. Nikâhımızı kıydıralım be kardeşim.

1. Sen hapisteyken de evlenebilirmişiz. Nikâhımızı kıydıralım be kardeşim.

2. Evlenmeye gücü yetmek