Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
aksi

İlgili Kelimeler:

aksi aksi, aksi hâlde, aksi takdirde

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ters, zıt, karşıt, olumsuz, menfi

Örnek:

1. Salıncağın ipini sallandığı istikametin aksine çekti.

1. Salıncağın ipini sallandığı istikametin aksine çekti.

2. Uygun olmayan

Örnek:

1. Kusura bakma abla! Aksi zamana rastladı. Gazozları yetiştiremedik.

1. Kusura bakma abla! Aksi zamana rastladı. Gazozları yetiştiremedik.

3. İnatçı, hırçın, huysuz

Örnek:

1. Ben bu aşçı kadar çılgın ve aksi insan görmedim.

1. Ben bu aşçı kadar çılgın ve aksi insan görmedim.


aksi aksi
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ters ve kızgın olarak

Örnek:

1. Sütnine bu kadına aksi aksi baktı.

1. Sütnine bu kadına aksi aksi baktı.


aksi gibi
Anlamı:

1. istenmediği hâlde, aksilik olarak

Örnek:

1. Oysa ki askerdeyken aksi gibi, bir kere bile hastalanmamıştı.

1. Oysa ki askerdeyken aksi gibi, bir kere bile hastalanmamıştı.


aksi hâlde
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yoksa, öyle olmazsa, aksi takdirde

Örnek:

1. Aksi hâlde, koşulların ve ilişkilerin verimsizliğini izleyiciye nasıl algılatırız?

1. Aksi hâlde, koşulların ve ilişkilerin verimsizliğini izleyiciye nasıl algılatırız?


aksi şeytan
Anlamı:

1. işler yolunda gitmediği zaman `ne kadar ilgisiz, münasebetsiz` anlamında kullanılan bir söz


aksi takdirde
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aksi hâlde


aksi tesadüf
Anlamı:

1. `şanssızlığa bak` anlamında kullanılan bir söz


aksilenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksilenmek işi


aksilenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksileşmek, huysuzlanmak

Örnek:

1. E, hadi yürü yahu. Seninle mi uğraşacağız diye aksilendi.

1. E, hadi yürü yahu. Seninle mi uğraşacağız diye aksilendi.


aksileşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksileşmek işi


aksileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Huysuzlanmak, huysuzluk etmek, ters davranmak, inatçılık etmek

Örnek:

1. Öfkelenince büsbütün kekemeleşir, aksileşirdi.

1. Öfkelenince büsbütün kekemeleşir, aksileşirdi.


aksiliği tutmak
Anlamı:

1. güçlük çıkarmak, inadında direnmek


aksiliği üstünde (olmak)
Anlamı:

1. olumsuz davranış içerisinde (olmak)

Örnek:

1. Hacı Ömer'in bütün aksiliği üstündeydi.

1. Hacı Ömer'in bütün aksiliği üstündeydi.


aksilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terslik, zıtlık, karşıtlık

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İnatçılık, huysuzluk

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işin yolunda gitmemesi durumu, elverişsizlik

Örnek:

1. Dönmeyi kararlaştırmış da olsa bir aksilik, mutlaka bir aksilik, benim saadetime engel olacaktı.

1. Dönmeyi kararlaştırmış da olsa bir aksilik, mutlaka bir aksilik, benim saadetime engel olacaktı.


aksilik çıkmak
Anlamı:

1. engel ortaya çıkmak

Örnek:

1. Çok büyük ve beklenmedik bir aksilik çıkmazsa köprü ayağına oturacaktır.

1. Çok büyük ve beklenmedik bir aksilik çıkmazsa köprü ayağına oturacaktır.


aksilik etmek
Anlamı:

1. güçlük çıkarmak, uyuşmaya yanaşmamak

2. inatçılık etmek

3. ters davranmak

4. huysuzluk etmek


akşın
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğuştan boya maddesi bulunmadığı için kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde ak olan (hayvan veya insan), çapar (I), albinos


aksine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tersine

Örnek:

1. Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere.

1. Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere.


Telaffuz : a'ksine

akşınlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Akşın olma durumu, albinizm


aksırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksırabilmek işi, hapşırabilme


aksırabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksırma ihtimali veya imkânı bulunmak, hapşırabilmek

2. Aksırma becerisi bulunmak


aksırık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir sebeple burun zarının gıcıklanması sonucu solunum kaslarının birdenbire kasılmasıyla ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşalması olayı, aksırma, hapşırma, hapşırık

Örnek:

1. Aksırık öksürük derken kızcağız şifayı kapmış.

1. Aksırık öksürük derken kızcağız şifayı kapmış.


aksırıklı

İlgili Kelimeler:

aksırıklı tıksırıklı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aksırığa tutulmuş, sık sık aksıran, hapşırıklı


aksırıklı tıksırıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hastalıklı olan


aksırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksırma işi

Örnek:

1. Kollarını açıp üç kişilik yer kaplayarak yemek yiyişi, aksırışı ve gülüşü çekilmez.

1. Kollarını açıp üç kişilik yer kaplayarak yemek yiyişi, aksırışı ve gülüşü çekilmez.