Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
aksayabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksama ihtimali veya imkânı bulunmak


aksayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksama işi


akse

İlgili Kelimeler:

kalp aksesi

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Hastalık nöbeti, kriz


Lisan : Fransızca accès

aksedebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksedebilmek işi


aksedebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksetme ihtimali veya imkânı bulunmak


Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe edebilmek

Telaffuz : a'ksedebilmek

aksedir
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kaplaması mobilyacılıkta kullanılan, açık kahverengi öz odunlu olan bir ağaç (Thuya occidentalist)


Telaffuz : a'ksedir

aksediş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksetme işi


Akşehir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konya iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : a'kşehir

Akseki
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Antalya iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : a'kseki

akselerograf
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , İvmeyazar


Lisan : Fransızca accélérographe

akselerometre
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , İvmeölçer


Lisan : Fransızca accéléromètre

Telaffuz : akselerome'tre

akseptans
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Poliçelerin üzerine `kabulümdür` biçiminde yazılarak altı imzalanan açıklama, kabul


Lisan : Fransızca acceptance

aksesuar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne

2. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya

3. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya


Lisan : Fransızca accessoire

aksesuarcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksesuar satan kimse

2. Aksesuarı hazırlayan kimse

3. Aksesuar kullanmasını seven kimse


aksesuarcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksesuarcının yaptığı iş

2. Aksesuarcı olma durumu


aksetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksetmek işi


aksetmek fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek

Örnek:

1. Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi

1. Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi

2. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak

Örnek:

1. Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında

1. Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında

3. Evirmek, tersine çevirmek

4. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Ulaşmak, yayılmak, duyulmak

Örnek:

1. Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?

1. Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?


Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe etmek

Telaffuz : a'ksetmek

aksettirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksettirebilmek işi


aksettirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Aksettirme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Aksettirme becerisi bulunmak


Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe ettirebilmek

Telaffuz : a'ksettirebilmek

aksettiriliş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksettirilme işi


aksettirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksettirilmek işi


aksettirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksetmesi sağlanmak


Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe ettirilmek

Telaffuz : a'ksettirilmek

aksettiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksettirme işi


aksettirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksettirmek işi

Örnek:

1. Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.

1. Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.


aksettirmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sesi yankılamak

2. Işığı yansıtmak

3. Haberi, durumu ulaştırmak, yaymak, duyurmak

Örnek:

1. Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik.

1. Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik.


Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe ettirmek

Telaffuz : a'ksettirmek