92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksama ihtimali veya imkânı bulunmak
kalp aksesi
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Hastalık nöbeti, kriz
Lisan : Fransızca accès
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksetme ihtimali veya imkânı bulunmak
Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe edebilmek
Telaffuz : a'ksedebilmek
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kaplaması mobilyacılıkta kullanılan, açık kahverengi öz odunlu olan bir ağaç (Thuya occidentalist)
Telaffuz : a'ksedir
1. isim , isim , isim , isim , Konya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : a'kşehir
1. isim , isim , isim , isim , Antalya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : a'kseki
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , İvmeyazar
Lisan : Fransızca accélérographe
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , İvmeölçer
Lisan : Fransızca accéléromètre
Telaffuz : akselerome'tre
1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi
2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Poliçelerin üzerine `kabulümdür` biçiminde yazılarak altı imzalanan açıklama, kabul
Lisan : Fransızca acceptance
1. isim , isim , isim , isim , Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne
2. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya
3. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya
Lisan : Fransızca accessoire
1. isim , isim , isim , isim , Aksesuar satan kimse
2. Aksesuarı hazırlayan kimse
3. Aksesuar kullanmasını seven kimse
1. isim , isim , isim , isim , Aksesuarcının yaptığı iş
2. Aksesuarcı olma durumu
1. -den , -den , -den , -den , Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek
1. Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi
1. Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi
2. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak
1. Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında
1. Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında
3. Evirmek, tersine çevirmek
4. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Ulaşmak, yayılmak, duyulmak
1. Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?
1. Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?
Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe etmek
Telaffuz : a'ksetmek
1. -i , -i , -i , -i , Aksettirme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Aksettirme becerisi bulunmak
Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe ettirebilmek
Telaffuz : a'ksettirebilmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aksetmesi sağlanmak
Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe ettirilmek
Telaffuz : a'ksettirilmek
1. isim , isim , isim , isim , Aksettirmek işi
1. Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.
1. Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sesi yankılamak
2. Işığı yansıtmak
3. Haberi, durumu ulaştırmak, yaymak, duyurmak
1. Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik.
1. Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik.
Lisan : Arapça ʿaks + Türkçe ettirmek
Telaffuz : a'ksettirmek