Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
aklının bir köşesine yazmak
Anlamı:

1. ileride hatırlamak üzere belleğine almak


aklının köşesinden geçmemek
Anlamı:

1. hiçbir zaman düşünmemek

Örnek:

1. Rahmetliyi suçlamak aklımın köşesinden geçmez.

1. Rahmetliyi suçlamak aklımın köşesinden geçmez.


aklının terazisi bozulmak
Anlamı:

1. akıllıca olmayan davranışlarda bulunacak bir duruma düşmek


aklının ucundan bile geçirmemek
Anlamı:

1. hiçbir şekilde düşünmemek


aklınla bin yaşa
Anlamı:

1. herhangi bir sorun karşısında hemen çözüm üreten kişiye bu özelliğinin beğenildiğini belirtmek için kullanılan bir söz


aklıselim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sağduyu

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sağduyu sahibi olan


Lisan : Arapça ʿaḳl + selīm

Telaffuz : a'klıseli:mi

aklıselimlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklıselim olma durumu


akliyat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Akıl yolu ile kazanılan bilgiler


Lisan : Arapça ʿaḳliyyāt

Telaffuz : akliya:tı

akliye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , isim , isim , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu

Örnek:

1. Akliye hekimi.

1. Akliye hekimi.

2. Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü

3. felsefe , felsefe , toplum bilimi , toplum bilimi , felsefe , felsefe , toplum bilimi , toplum bilimi , Akılcılık


Lisan : Arapça ʿaḳliyye

akliyeci
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Akıl hastalıkları uzmanı

2. Akılcı, usçu


akliyecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Akliyecinin yaptığı iş

2. Akliyeci olma durumu


akma

İlgili Kelimeler:

akma hançer, akma sınırı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Akmak işi

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Reçine, çam sakızı, akındırık


akma hançer
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortası oluklu hançer


akma sınırı
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Malzemenin belirli bir gerilme uygulanmasıyla sınırlı ve kalıcı deformasyona uğraması veya belirlenen toplam uzamaya maruz kalması durumundaki mukavemeti


akmak fiil

İlgili Kelimeler:

akan yıldız, akarsu, akaryakıt

Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

Örnek:

1. Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış.

1. Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış.

2. Sıvı maddeler aşağıya yönelmek

3. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak

Örnek:

1. Dam akıyor.

1. Dam akıyor.

5. -e , -e , -e , -e , Art arda ve toplu olarak gitmek

Örnek:

1. Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı.

1. Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı.

6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

Örnek:

1. Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu.

1. Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu.

7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boya birbirine karışmak

8. -le , -le , -le , -le , Sürüp gitmek

Örnek:

1. Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar.

1. Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar.

9. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Zaman çabuk geçmek

10. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Karışmak, katılmak

11. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak


akman
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bozulmamış, saf, temiz


akmantar
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tadı güzel ve besleyici bir tür mantar, keçi mantarı (Agaricus campestris)


Telaffuz : a'kmantar

akmasa da damlar
Anlamı:

1. `çok değilse bile az çok bir gelir veya kazanç sağlar` anlamında kullanılan bir söz


akmaz
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Durgun su, gölet


akne
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce


Lisan : Fransızca acné

akompanyatör
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Bir parça çalındığı zaman ses veya bir aletle ona eşlik eden kimse


Lisan : Fransızca accompagnateur

akonitin
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Boğan otundan çıkarılan ve hekimlikte kullanılan zehirli bir madde


Lisan : Fransızca aconitine

akont
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme


Lisan : Fransızca àcompte

akor
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Üç veya daha çok sesin bir arada tınlaması


Lisan : Fransızca accord

akordeon
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Akordiyon

Örnek:

1. Lütfü'ye akordeon çaldırıyorlar, lâmı cimi yok, çalacak.

1. Lütfü'ye akordeon çaldırıyorlar, lâmı cimi yok, çalacak.


Lisan : Fransızca accordéon