Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
aklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ak olmak, temizlenmek

Örnek:

1. Bu çamaşır ne aklanır ne paklanır.

1. Bu çamaşır ne aklanır ne paklanır.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Hakkında dava açılan sanık, yargılama sonunda suçsuz bulunmak, temize çıkmak, beraat etmek

Örnek:

1. Yasak oyunum bu rejimde aklandı, Ulvi Uraz onu ramp ışığına çıkardı.

1. Yasak oyunum bu rejimde aklandı, Ulvi Uraz onu ramp ışığına çıkardı.

3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Kooperatif, şirket, dernek vb. kuruluşların faaliyetleri ve harcamaları genel kurulca uygun bulunmak


aklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklaşmak durumu


aklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ak duruma gelmek, ağarmak, beyazlaşmak


aklaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklaştırmak işi


aklaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Aklaşmasını sağlamak, beyazlaştırmak


aklatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklatmak işi


aklatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Aklama işini yaptırmak


aklayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklayabilmek işi


aklayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Aklama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Aklamaya gücü yetmek


aklayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklama işi


aklayıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklayıvermek işi


aklayıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak aklamak


Telaffuz : aklayı'vermek

aklen
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Akıl gereğince, akıl yönünden


Lisan : Arapça ʿaḳlen

Telaffuz : a'klen

aklevrek
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tatlısu levreği


Telaffuz : a'klevrek

akli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Akılla ilgili, akla dayanan, akılsal

Örnek:

1. Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı.

1. Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı.


Lisan : Arapça ʿaḳlī

Telaffuz : akli:

aklı

İlgili Kelimeler:

aklı karalı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Beyazı bulunan, beyaz renkli

Örnek:

1. Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı.

1. Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı.


aklı almamak
Anlamı:

1. biri bir şeyi anlayamamak, kavrayamamak

2. bir şeyin olabileceğine inanmamak

3. uygun bulmamak

Örnek:

1. Çocuğun bu geç saatte evden izinsiz çıkıp gitmesini aklım almıyor.

1. Çocuğun bu geç saatte evden izinsiz çıkıp gitmesini aklım almıyor.


aklı başa yaş getirir
Anlamı:

1. `deneyim, yıllar içerisinde elde edilir` anlamında kullanılan bir söz


aklı başına gelmek
Anlamı:

1. davranışlarının yanlışlığını sezerek doğru yolu bulmak

Örnek:

1. O zaman her şey düzelir, erkeğin de aklı başına gelir.

1. O zaman her şey düzelir, erkeğin de aklı başına gelir.

2. ayılmak, kendine gelmek

Örnek:

1. Bir hastalık hâli olduğu anlaşılan bu ilk sersemlikten sonra yavaş yavaş aklı başına gelmektedir.

1. Bir hastalık hâli olduğu anlaşılan bu ilk sersemlikten sonra yavaş yavaş aklı başına gelmektedir.


aklı başında
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sürekli akıllı davranan

Örnek:

1. İki aklı başında insan şurada oturmuş konuşuyoruz.

1. İki aklı başında insan şurada oturmuş konuşuyoruz.

2. Doğru dürüst, kusursuz, akıllı başlı

Örnek:

1. Bazı günler ne aklı başında ve rabıtalı bir insandır.

1. Bazı günler ne aklı başında ve rabıtalı bir insandır.


aklı başında olmamak
Anlamı:

1. iyi düşünebilir durumda olmamak


aklı başından gitmek
Anlamı:

1. çok sevinçten veya çok korkudan ne yapacağını şaşırmak

Örnek:

1. El âlemin çocuklarının tek evladını paraladıklarını düşündükçe aklı başından gidiyordu.

1. El âlemin çocuklarının tek evladını paraladıklarını düşündükçe aklı başından gidiyordu.


aklı başka yerde olmak
Anlamı:

1. başka şeyler düşünmek

Örnek:

1. Affet Kâmuran, aklım başka yerdeydi.

1. Affet Kâmuran, aklım başka yerdeydi.


aklı bir (veya beş) karış yukarıda (veya havada) olmak
Anlamı:

1. değişik sebeplerden dolayı dengeli düşünemez durumda olmak


aklı bir yerde olmak
Anlamı:

1. bir iş yaparken başka bir şey düşünmek

Örnek:

1. Aklı hep evde, Gülsüm'deydi.

1. Aklı hep evde, Gülsüm'deydi.