Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
doğurtabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Doğurtma ihtimali veya imkânı bulunmak


doğurtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğurtmak işi


doğurtmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Doğurmasını sağlamak, doğurmasına yardım etmek


doğurucu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeni düşünceleri ortaya koyan (kimse), üretken, yaratıcı

Örnek:

1. Ziya Gökalp'ın kuvvetli bir hafızası, doğurucu bir muhayyilesi vardı.

1. Ziya Gökalp'ın kuvvetli bir hafızası, doğurucu bir muhayyilesi vardı.


doğuruculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğurucu olma durumu


doğuruş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğurma işi


doğuruverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğuruvermek işi


doğuruvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ansızın doğurmak

2. Kolayca doğurmak


Telaffuz : doğuru'vermek

doğuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğma işi

Örnek:

1. Gün batışını gördün ya, öyleyse doğuşu da seyret.

1. Gün batışını gördün ya, öyleyse doğuşu da seyret.


doğuştan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yaradılıştan

Örnek:

1. Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine, annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar.

1. Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine, annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar.

2. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Kişinin doğduğu andan beri var olan, doğuşla birlikte gelen, fıtri


doğuştancı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğuştancılık yanlısı


doğuştancılık
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Herhangi bir canlı türünün yapısal ve görevsel gelişiminde yaşantı, öğrenme vb. edinilmiş faktörlere değil, kalıtımla ilgili olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş, fıtriye, nativizm


doğuverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğuvermek işi


doğuvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın doğmak

Örnek:

1. Kısa bir müddet sonra o ücra bayırlarda yepyeni modern bir sayfiye doğuverdi.

1. Kısa bir müddet sonra o ücra bayırlarda yepyeni modern bir sayfiye doğuverdi.


Telaffuz : doğu'vermek

dok
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz

Örnek:

1. Çekiç sesleri geliyor doklardan / Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

1. Çekiç sesleri geliyor doklardan / Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo


Lisan : İngilizce dock

döke saça
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir şeyi yararsız biçimde harcayarak


dökebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dökebilmek işi


dökebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dökme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Şimdiyse durum değişmiş, şu sazevinde oturanlar toprak için kan bile dökebilirlerdi.

1. Şimdiyse durum değişmiş, şu sazevinde oturanlar toprak için kan bile dökebilirlerdi.


dökme

İlgili Kelimeler:

dökme çimento, dökme demir, dökme gaz, dökme yük

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dökmek işi

Örnek:

1. Üşenmiyor, her gün üç yüz metre yürüyüp çöpünü dökmeye buraya geliyor.

1. Üşenmiyor, her gün üç yüz metre yürüyüp çöpünü dökmeye buraya geliyor.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir yerden bir yere dökülen, aktarılan

Örnek:

1. Dökme su.

1. Dökme su.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kapların içinde olmayan, yığın biçiminde ortaya dökülmüş olan

Örnek:

1. Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento.

1. Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalıba dökülmek yoluyla yapılmış

Örnek:

1. Dökme soba.

1. Dökme soba.

5. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Dökme yük


dökme çimento
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hazır beton yapma yerlerinde kullanılmak üzere torbalanmadan özel araçlarla taşınan çimento


dökme demir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde % 2'den % 6'ya kadar karbon bulunan bir demir karbon alaşımı, font (I), pik (I)


dökme gaz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yakıt olarak kullanılmak üzere konutlardaki veya iş yerlerindeki depolara doldurulan sıvılaştırılmış gaz


dökme su ile değirmen dönmez
Anlamı:

1. taşıma su ile değirmen dönmez


dökme yük

İlgili Kelimeler:

dökme yük gemisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir çuval, sandık, kap veya ambalaj içinde bulunmayan mal, dökme


dökme yük gemisi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Özellikle dökme yük taşımak amacıyla yapılmış tekne