Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
diş taşı
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Diş köklerinde oluşan kireçsi taş tabaka, kefeki, tartar


dış ters açı
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , İki paralel doğruyu kesen üçüncü bir doğrunun iki yanında, paralellerin dışında altlı üstlü oluşan dört açıdan her biri


dış ticaret

İlgili Kelimeler:

dış ticaret açığı

Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Bir devletin yabancı devletlerle yaptığı alışveriş, ithalat ve ihracatın tamamı


dış ticaret açığı
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yabancı ülkelerden alınan malların satılandan daha fazla olması sonunda ortaya çıkan borç tutarı

Örnek:

1. Dış ticaret açığı o devirde ne kadardı kim bilir?

1. Dış ticaret açığı o devirde ne kadardı kim bilir?


diş ünsüzü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Dil ucunun üst diş etlerine dokunmasıyla oluşan ünsüz: d, t, c, ç


dış vurum
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Dışa vurum


dış vurumcu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Dışa vurumcu


dış vurumculuk
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Dışa vurumculuk


dış yarıçap
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Düzgün bir çokgenin köşelerinden geçen dairelerin yarı çapı


dış yüz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin dışarıdan görünüşü


dış zar
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Aynı irilikte olmayan, kütin durumuna gelmiş çiçek tozu tanecikleri


dışa dönük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dışla ilişkisi olan

2. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Çevresiyle iletişim kurmada güçlük çekmeyen, bulunduğu ortama kolayca uyum sağlayabilen, sosyal ilişkileri güçlü (kimse)

Örnek:

1. Mizaç ve karakterleri dışa dönük olanlar kendilerini tatmin eden çevrelere ihtiyaç duyarlar.

1. Mizaç ve karakterleri dışa dönük olanlar kendilerini tatmin eden çevrelere ihtiyaç duyarlar.


dışa dönüklük
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Dışa dönük olma durumu


dışa vurmak
Anlamı:

1. belli etmek


dışa vurum
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Ruhsal olayların belli işaret veya tasvirlerle yansıtılması, insan ruhunun algılanabilecek biçimde kendini dışa yansıtması, ifade, dış vurum

Örnek:

1. Savaşlar girdi araya, cinselliğin pek yırtık dışa vurumları kapladı dünyayı.

1. Savaşlar girdi araya, cinselliğin pek yırtık dışa vurumları kapladı dünyayı.


dışa vurumcu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Eserlerinde hikâye etmeye, tahkiyeye ağırlık veren yazar, dış vurumcu, anlatımcı, ekspresyonist


dışa vurumculuk
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Olayların, varlıkların gerçekten olduğu gibi değil de sanatçının iç dünyasına göre anlatılması anlayışına dayanan sanat akımı, dış vurumculuk, anlatımcılık, ekspresyonizm


dışarı

İlgili Kelimeler:

dışarıdan evlenme, gözü dışarıda

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı

Örnek:

1. Dışarıda karlar erimeye başlamış.

1. Dışarıda karlar erimeye başlamış.

2. Kişinin konutundan ayrı olan yer

Örnek:

1. Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı.

1. Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı.

3. Yurt dışı

Örnek:

1. Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az kalsın birleşecek kadar sıkı fıkı idik.

1. Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az kalsın birleşecek kadar sıkı fıkı idik.

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Dışa, dış çevreye

Örnek:

1. Artık komutanlardan başka hiç kimse dışarı çıkmazdı.

1. Artık komutanlardan başka hiç kimse dışarı çıkmazdı.


dışarı atmak
Anlamı:

1. kovmak

2. zararlı bir maddeyi terleme, idrar vb. yollarla vücuttan çıkarmak


dışarı çıkmak
Anlamı:

1. kapalı bir yerden dışarı gitmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , büyük abdest yapmak


dışarı vurmak
Anlamı:

1. belli etmek, açıklamak


dışarıdan evlenme
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Dış evlilik


dışarılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşralı, dışarlıklı


dışarılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dışarlık


dışarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşra

Örnek:

1. Ben bu hâli uzun zaman dışarlıkta yaşamış birkaç kişide gördüm.

1. Ben bu hâli uzun zaman dışarlıkta yaşamış birkaç kişide gördüm.

2. Yaşadığı yerden başka bir yere giderken giyilen kıyafet