Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
didikleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didiklemek işi


didiklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çekiştirerek veya ısırarak parçalamak, gagalamak

Örnek:

1. Kuş, sanki öfkesini alamamış gibi gagasıyla yılanı didikliyor sanılırdı.

1. Kuş, sanki öfkesini alamamış gibi gagasıyla yılanı didikliyor sanılırdı.

2. Bir yerin veya bir şeyin içindeki eşyayı karıştırarak aramak, araştırmak

Örnek:

1. Manzumenin yazılı olduğu kâğıdı bulmak için bütün ceplerimi on parmağımla didikledim.

1. Manzumenin yazılı olduğu kâğıdı bulmak için bütün ceplerimi on parmağımla didikledim.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konuyu bütün ayrıntılarıyla gözden geçirmek, iyice araştırmak

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Huzursuzluk vermek, sıkıntıya sokmak


didikleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didiklenme işi


didiklenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didiklenmek işi

Örnek:

1. Hakikaten acının, korkunun, zulüm görmenin, dayak yemenin, gagalanmanın, didiklenmenin pek başka bir lezzeti var.

1. Hakikaten acının, korkunun, zulüm görmenin, dayak yemenin, gagalanmanın, didiklenmenin pek başka bir lezzeti var.


didiklenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Didikleme işi yapılmak

Örnek:

1. Telefon defteri aranıyor, didikleniyor.

1. Telefon defteri aranıyor, didikleniyor.


didikletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didikletmek işi


didikletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Didikleme işini yaptırmak


didikleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didikleyebilmek işi


didikleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Didikleme ihtimali veya imkânı bulunmak


didikleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didikleme işi


didilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didilmek işi


didilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ditme işi yapılmak


Didim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aydın iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : di'dim

didingen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok gayret eden

Örnek:

1. Bu üşenmez, bu didingen, bu uyanık ve çevik adam, mecmuasında yazılmış binlerce imzanın heyecan ve bilgi ağırlığına muadil bir iradeyi tek başına temsil etti.

1. Bu üşenmez, bu didingen, bu uyanık ve çevik adam, mecmuasında yazılmış binlerce imzanın heyecan ve bilgi ağırlığına muadil bir iradeyi tek başına temsil etti.


didinilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didinilmek işi


didinilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Didinme işi yapılmak

Örnek:

1. Arayacak bir iş, kotarılacak bir hayat, uğruna didinilecek bir gaye yokmuşçasına sadece ve öylece durdu.

1. Arayacak bir iş, kotarılacak bir hayat, uğruna didinilecek bir gaye yokmuşçasına sadece ve öylece durdu.


didiniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didinme işi


didinme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didinmek işi


didinmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok güçlük çekerek sürekli çalışmak

Örnek:

1. Size de tiyatronuza da biraz yararlı olabilmek için didiniyorum, parçalanıyorum.

1. Size de tiyatronuza da biraz yararlı olabilmek için didiniyorum, parçalanıyorum.


didinti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güçlük içinde ve sürekli olarak çalışıp çabalama, didişme

Örnek:

1. Rusya, Fransa, İngiltere ve Avusturya ile o didintiler olmasaydı eserini daha az bir zamanda tarsin ederek halk karşısında da muvaffak olacaktı.

1. Rusya, Fransa, İngiltere ve Avusturya ile o didintiler olmasaydı eserini daha az bir zamanda tarsin ederek halk karşısında da muvaffak olacaktı.


didişebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Didişebilmek işi


didişebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Didişme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Hasım tarafta bir deha olsaydı bizimle didişebilirdi.

1. Hasım tarafta bir deha olsaydı bizimle didişebilirdi.


didişim
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Konuşma ve tartışmayı bir araç değil, bir amaç sayan felsefe yöntemi, eristik


didişip durmak
Anlamı:

1. sürekli olarak birbirini hırpalamak

Örnek:

1. Böylece Serdar'la didişip durmak derdinden de kurtulmuştu.

1. Böylece Serdar'la didişip durmak derdinden de kurtulmuştu.


didişken
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Didişmekten hoşlanan

Örnek:

1. Et ayrıca insanı didişken yapar, ihtirasları körükler.

1. Et ayrıca insanı didişken yapar, ihtirasları körükler.