92406 kayıt bulundu.
dibek kafalı, kahve dibeği
1. isim , isim , isim , isim , Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan
1. Kahve dibeği.
1. Kahve dibeği.
1. bütün ağırlığıyla
1. Elbette dibek gibi otururuz televizyonun başına.
1. Elbette dibek gibi otururuz televizyonun başına.
2. şişmiş
3. ağır, ağırlaşmış
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Anlayışsız, kaba, budala (kimse)
1. O dibek kafalı Sülükoğlu'nu hasedinden çatlatacağız.
1. O dibek kafalı Sülükoğlu'nu hasedinden çatlatacağız.
1. `bir işe girişirken her yönünü iyice araştır` anlamında kullanılan bir söz
1. `üzerinde önemle durmuyorum, önemsiz buluyorum` anlamında kullanılan bir söz
1. bir şeyi sonuna kadar tüketmek, bitirmek
1. Eline geçirince dibine darı ekmeden bırakmazsın.
1. Eline geçirince dibine darı ekmeden bırakmazsın.
1. en ince ve gizli noktasına kadar
1. Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı.
1. Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı.
1. batmak
1. Kayık denizin dibini boyladı.
1. Kayık denizin dibini boyladı.
Ön Takı : (bir şeyin)
1. içindekini tüketmek
2. aslına veya sonucuna ulaşmak
1. Bu sırrı çözmeye kalkışırsan dibini bulamazsın.
1. Bu sırrı çözmeye kalkışırsan dibini bulamazsın.
Ön Takı : (bir şeyin)
1. koz olarak kullanabilecek bir şeyler bulmak için araştırmak, sorup öğrenmek
1. Dibini kurcalıyorsun, ... birkaç merkez dışında Ege üreticisi çoğunluk küçük çiftçi, orta çiftçi.
1. Dibini kurcalıyorsun, ... birkaç merkez dışında Ege üreticisi çoğunluk küçük çiftçi, orta çiftçi.
1. hafif ve düzenli biçimde ses çıkararak yürümek
1. Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir.
1. Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir.
1. isim , isim , isim , isim , Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : di'cle
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öğretici
1. Didaktik bir eser.
1. Didaktik bir eser.
2. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Öğretim yöntemlerini ele alan bilgi, öğretim bilgisi
Lisan : Fransızca didactique
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yüz, çehre
Lisan : Farsça dīdār
Telaffuz : di:da:rı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Göz
Lisan : Farsça dīde
Telaffuz : di:de
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Gümrük kolcusu
2. Gözcü, bekçi, nöbetçi
Lisan : Farsça dīdebān
Telaffuz : di:deba:nı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Didiklenmiş biçimde
1. Topraklar bile ateş ve demir sağanaklarıyla didik didik karışmıştı.
1. Topraklar bile ateş ve demir sağanaklarıyla didik didik karışmıştı.
2. En ince ayrıntısına kadar
1. ayrıntılı bir biçimde aramak
1. Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık.
1. Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık.
1. didiklemek
1. Bu emel bana bu üç yıllık ömrümü didik didik edip kâğıt üzerine koymamı zorluyor.
1. Bu emel bana bu üç yıllık ömrümü didik didik edip kâğıt üzerine koymamı zorluyor.