Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
deterjancı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deterjan üreticisi


deterjancılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deterjancının yaptığı iş


determinant
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Birkaç bilinmeyenli birinci dereceden eşitlik sistemlerini çözmede kullanılan yardımcı cebirsel anlatım


Lisan : Fransızca déterminante

determinasyon
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Belirlenim


Lisan : Fransızca détermination

determinist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Belirlenimci


Lisan : Fransızca déterministe

determinizm
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Belirlenimcilik


Lisan : Fransızca déterminisme

detone
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , müzik , müzik , sıfat , sıfat , müzik , müzik , Kusurlu

Örnek:

1. Radyo parazit yapsın, sokak satıcıları detone sesleriyle bağırsın istiyorum.

1. Radyo parazit yapsın, sokak satıcıları detone sesleriyle bağırsın istiyorum.


Lisan : Fransızca détonné

detone olmak
Anlamı:

1. bir sazı yanlış çalmak veya söylemek

2. ezgiyi kusurlu bir biçimde söylemek


detonelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Detone olma durumu


dev

İlgili Kelimeler:

dev anası, dev aynası, dev dalga, dev köpek balığıgiller

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı

Örnek:

1. Abdülhak Hamit Bey, fevkalbeşer bir devden daha güzel bir mahluktur.

1. Abdülhak Hamit Bey, fevkalbeşer bir devden daha güzel bir mahluktur.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olağanüstü irilikte olan

Örnek:

1. Dev vücudu içinde bir genç kız hassasiyeti taşıyor.

1. Dev vücudu içinde bir genç kız hassasiyeti taşıyor.

3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok büyük, çok önemli

Örnek:

1. Dev şirketler. Dev bir yazar.

1. Dev şirketler. Dev bir yazar.


Lisan : Farsça dīv

dev adımlarla ilerlemek
Anlamı:

1. çok çabuk ilerlemek, üst üste başarılar göstermek


dev anası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Masallarda geçen dişi dev

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İri yarı kadın


dev aynası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nesneleri olduğundan çok büyük gösteren ayna


dev dalga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz tabanında oluşan depremin yarattığı büyük dalga, tsunami


dev gibi
Anlamı:

1. iri ve korkunç

Örnek:

1. O kadar kaba saba, öyle dev gibi bir adamdı ki...

1. O kadar kaba saba, öyle dev gibi bir adamdı ki...


dev köpek balığıgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Omurgalı hayvanlardan balıklar sınıfının köpek balıkları takımının bir alt familyası


deva

İlgili Kelimeler:

devaimisk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlaç, çare

Örnek:

1. Deva bulmaz bir can kaygısına düşer.

1. Deva bulmaz bir can kaygısına düşer.


Lisan : Arapça devāʾ

Telaffuz : deva:

devaimisk
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Güzel kokulu bir helva türü

Örnek:

1. Edirne devaimiski.

1. Edirne devaimiski.


Lisan : Arapça devā + misk

Telaffuz : deva:imisk

devalüasyon
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Değer düşürümü


Lisan : Fransızca dévaluation

devalüe
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , `Değerini düşürmek` anlamındaki devalüe etmek, `değeri düşürülmek` anlamındaki devalüe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz


Lisan : Fransızca dévalué

devam
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme

2. Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme

Örnek:

1. Devam zorunludur.

1. Devam zorunludur.

3. Ek, parça

4. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Kesme, sürdür` anlamında kullanılan bir söz


Lisan : Arapça devām

Telaffuz : deva:mı

devam etmek
Anlamı:

1. başlanmış bir iş sürmek

Örnek:

1. Hazırlıkların uzun zamandır devam ettiğinden, kimi ayrıntılardan öteden beri haberdardım.

1. Hazırlıkların uzun zamandır devam ettiğinden, kimi ayrıntılardan öteden beri haberdardım.

2. sürekli, düzenli gitmek

Örnek:

1. Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder.

1. Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder.

3. sürdürmek

Örnek:

1. Bir taraftan tahsile koşarken bir taraftan da bu memuriyetine devam ediyordu.

1. Bir taraftan tahsile koşarken bir taraftan da bu memuriyetine devam ediyordu.


devam ettirmek
Anlamı:

1. başlanmış bir işi sürdürmek

Örnek:

1. Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz.

1. Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz.


devamlı

İlgili Kelimeler:

devamlı otlatma

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürekli, bitmeyen, kesintiye uğramayan

2. Okuluna düzenli bir biçimde devam eden

Örnek:

1. Devamlı öğrenci.

1. Devamlı öğrenci.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Sürekli, bitmeyen, kesintiye uğramayan bir biçimde

Örnek:

1. Sırtımdaki kırmızı yün hırkam devamlı su çekiyordu.

1. Sırtımdaki kırmızı yün hırkam devamlı su çekiyordu.


devamlı otlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir meranın otlatma mevsimi içerisinde bitkilere dinlenme imkânı verilmeden aralıksız bir biçimde hayvanlara otlatılması