despotlaşma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Despotlaşmak işi

despotlaşmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Despot biri durumuna gelmek

despotluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Despot olma durumu, istibdat, despotizm

Örnek:

1. Devri nüfuz tüccarlığı yüzünden alabildiğine soysuzlaşmış, sonunda tam bir despotluk rejimi olmuştur.

1. Devri nüfuz tüccarlığı yüzünden alabildiğine soysuzlaşmış, sonunda tam bir despotluk rejimi olmuştur.

despotluk etmek

Anlamı:

1. despotça davranmak

despotya

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskiden Balkanlarda müstakil prenslik

Örnek:

1. Mora'ya kadar memaliki dahi fethederek 'despotya' namıyla hadsiz hesapsız imaretlere taksim eylemişler.

1. Mora'ya kadar memaliki dahi fethederek 'despotya' namıyla hadsiz hesapsız imaretlere taksim eylemişler.

Lisan : Rumca

dessas

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Düzenci

Lisan : Arapça dessās

Telaffuz : dessa:s

dessaslık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dessas olma durumu

destan

Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope

Örnek:

1. Manas, Şehname, İlyada, Kalevala birer destan örneğidir.

1. Manas, Şehname, İlyada, Kalevala birer destan örneğidir.

2. Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri

3. Çağdaş Türk edebiyatında biçim ve içerik yönünden, geleneksel destanlardan ayrılık gösteren uzun kahramanlık şiiri

Örnek:

1. Üç Şehitler Destanı. Çanakkale Destanı.

1. Üç Şehitler Destanı. Çanakkale Destanı.

Lisan : Farsça destān

destan düzmek

Anlamı:

1. kahramanlık hikâyesi veya herhangi bir olayı anlatan şiir yazmak

destan gibi

Anlamı:

1. uzun yazılmış (mektup)

destan yazmak

Anlamı:

1. olağanüstü kahramanlık, yararlık veya başarı göstermek

destancı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destan yazan veya anlatan kimse

destancılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destancının yaptığı iş

destani

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , edebiyat , edebiyat , sıfat , sıfat , edebiyat , edebiyat , Destansı

Örnek:

1. Selma Hanım onu seyrederken, âdeta destani bir rüyaya dalmış gibiydi.

1. Selma Hanım onu seyrederken, âdeta destani bir rüyaya dalmış gibiydi.

Lisan : Farsça destān + Arapça -ī

Telaffuz : desta:ni:

destanımsı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Destansı

destanlaşabilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destanlaşabilmek işi

destanlaşabilmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Destanlaşma ihtimali veya imkânı bulunmak

destanlaşma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destanlaşmak durumu

destanlaşmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olağanüstü kahramanlık ve başarı göstermek

destanlaştırılma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destanlaştırılmak işi

destanlaştırılmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Destan olarak anlatılmak

destanlaştırma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Destanlaştırmak işi

destanlaştırmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Destan olarak anlatmak

destanlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Destanı olan, içinde destan bulunan

Örnek:

1. Destanlı hikâye.

1. Destanlı hikâye.

destanlık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Destan olabilecek nitelikte olan

Örnek:

1. Bende bir romanlık değil, kaç destanlık dert var.

1. Bende bir romanlık değil, kaç destanlık dert var.