Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
damalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üstünde kareler bulunan, kareli

Örnek:

1. Damalı bir eteklik, açık mavi kapalı bir yün kazak giymişti.

1. Damalı bir eteklik, açık mavi kapalı bir yün kazak giymişti.


damar

İlgili Kelimeler:

damar aktarma, damar damar, damardaraltan, damargenişleten, damar görüntüleme, damar sertliği, damar tabaka, damar tıkanıklığı, atardamar, halkalı damar, kılcal damar, orta damar, toplardamar, damarı bozuk, bilek damarı, can damarı, cin damarı, gazel damarı, korku damarı, maden damarı, su damarı, şah damarı, iletken damarlar

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal

Örnek:

1. Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu.

1. Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu.

2. Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi

3. Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı

Örnek:

1. Zengin bir altın damarı.

1. Zengin bir altın damarı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soy, yaradılış

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Huy

Örnek:

1. Cimrilik damarı. Şairlik damarı.

1. Cimrilik damarı. Şairlik damarı.

6. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru

7. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ


damar aktarma
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Köprüleme


damar damar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok damarlı

2. Katmanlı


damar görüntüleme
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Damar içine X ışınlarını geçirmeyen bir madde verildikten sonra damarların filminin alınması, anjiyo, anjiyografi


damar sertliği
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , İç katmanında yağ ve çeşitli gözelerin toplanması sonucu atardamarların duvarının kalınlaşması ve esnekliğini kaybetmesi

Örnek:

1. Üstüne üstlük damar sertliği de yapışmamış mı zavallının yakasına?

1. Üstüne üstlük damar sertliği de yapışmamış mı zavallının yakasına?


damar tabaka
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göz küresinin içinde ince kan damarlarından oluşan iç katman


damar tıkanıklığı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Çeşitli sebeplerle atardamar veya toplardamarda kan akışının engellenmesi


damarcık
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Küçük damar


damardan girmek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , karşısındaki kişiyi en fazla etkileyebilecek noktadan konuya girmek


damardaraltan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizyoloji , fizyoloji , sıfat , sıfat , fizyoloji , fizyoloji , Damarların kas tabakasını büzerek kanın dolaşımını çabuklaştıran veya düzenleyen (sinir, madde)


Telaffuz : dama'rdaraltan

damargenişleten
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizyoloji , fizyoloji , sıfat , sıfat , fizyoloji , fizyoloji , Damarların kas tabakasını gevşeterek çapını büyüten (sinir, madde)


Telaffuz : dama'rgenişleten

damarı (veya damarları) kabarmak
Anlamı:

1. bir huy veya duygu güçlü bir biçimde ortaya çıkmak

Örnek:

1. Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu.

1. Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu.


damarı bozuk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Huysuz, sinirli, aksi, geçimsiz (kimse), damarsız


damarı kurusun!
Anlamı:

1. birinin huysuzluğuna öfkelenildiğinde söylenen bir ilenme sözü


damarı tutmak
Anlamı:

1. kötü huyu, aksiliği depreşmek, inatlaşmak

Örnek:

1. Tutarsa onun bir damarı, yıkar adamın başına çadırı.

1. Tutarsa onun bir damarı, yıkar adamın başına çadırı.


damarına (veya damarlarına) işlemek
Anlamı:

1. kötü bir huy, vazgeçilmez bir biçimde yerleşmek


damarına basmak
Anlamı:

1. birini, duyarlı olduğu bir konuda kızdırmak

Örnek:

1. Ne olur biraz uslu otursanız, şu adamların da damarına basmasanız, olmaz mı?

1. Ne olur biraz uslu otursanız, şu adamların da damarına basmasanız, olmaz mı?


damarına çekmek
Anlamı:

1. soyunun özelliklerini taşımak


damarına girmek
Anlamı:

1. birinin hoşlanacağı şeyler yaparak kendisini ona sevdirmek


damarını bulmak
Anlamı:

1. hoşlanabileceği biçimde davranıp uysallığını sağlamak


Ön Takı : (birinin)

damarlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Damarları yetersiz olan bir organa yeni damarlar eklemeyi amaçlayan ameliyat


damarlanma
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bir organın, bir bölgenin damarlarının belirginleşmesi durumu

Örnek:

1. Elin damarlanması.

1. Elin damarlanması.


damarlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Damarlı duruma gelmek


damarlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Damarı olan

Örnek:

1. Damarlı mermer.

1. Damarlı mermer.

2. Damarı belirginleşmiş

Örnek:

1. Kır düşmüş uzun saçlarını uzun parmaklı ve damarlı elleriyle kavradı.

1. Kır düşmüş uzun saçlarını uzun parmaklı ve damarlı elleriyle kavradı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aksi, huysuz