Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dalgasını taşlamak
Anlamı:

1. birinin işini bozmak


dalgasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dalgası olmayan


dalgasızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dalgasız bir biçimde


Telaffuz : dalgası'zca

dalgasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dalgasız olma durumu


dalgaya düşmek (veya gelmek)
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , yanılmak, dalgınlıkla unutmak


dalgaya getirmek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , dalgınlığından yararlanarak birini kandırmak


dalgayı başa almak
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , gemi veya sandalın başını dalgaların geldiği yöne çevirmek


dalgı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Aymazlık


dalgıç

İlgili Kelimeler:

dalgıç böcekler, dalgıç elbisesi, dalgıç gözlüğü, dalgıç kuşları, dalgıç kuşu, dalgıç tüpü, tepeli dalgıç

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam

Örnek:

1. Başkasını seçselerdi, o kaptan, ben de seve seve dalgıç ya da hava verici makineci olurdum.

1. Başkasını seçselerdi, o kaptan, ben de seve seve dalgıç ya da hava verici makineci olurdum.

2. argo , argo , argo , argo , Başkasına ait olan bir şeyi habersiz alma huyunda olan kimse


dalgıç böcekler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sivrisinek kurtçuklarına saldırarak yok eden, durgun sularda yaşayan kın kanatlılar familyası


dalgıç elbisesi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Dalgıçların su altında hareketlerini engellemeden vücutlarını çeşitli etkenlerden korumak için özel olarak yapılmış elbise


dalgıç gözlüğü
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Su altında görmeyi sağlayan ve içine su girmeyecek biçimde yapılmış gözlük


dalgıç kuşları
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatları ve kuyruğu kısa, ayakları perdeli, iyi yüzen ve dalan bazı kuşları içine alan kuşlar takımı


dalgıç kuşu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Dalgıç kuşlarından, Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan (Colymbus glacialis)


dalgıç kuşugiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kuşlar sınıfının dalgıç kuşları takımına giren bir familyası


dalgıç tüpü
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Dalgıçların su altında uzun süre kalmaları için solunum yapmalarını sağlayan tüp


dalgıçlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dalgıcın mesleği, balık adamlık

Örnek:

1. Evim rehinde olduğu için ona dalgıçlık etmek zorundayım.

1. Evim rehinde olduğu için ona dalgıçlık etmek zorundayım.


dalgın

İlgili Kelimeler:

dalgın dalgın

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşünceye dalan

Örnek:

1. Kendi kendine mırıldanır gibiydi, dalgındı.

1. Kendi kendine mırıldanır gibiydi, dalgındı.

2. Dikkatini belirli bir konu üstünde toplayamayan

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kendinden geçmiş bir durumda

Örnek:

1. Bir süre susuyor, sonra dalgın konuşuyor.

1. Bir süre susuyor, sonra dalgın konuşuyor.


dalgın dalgın
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çevresiyle ilgilenmeden, düşünceli olarak

Örnek:

1. Çocuklu dul kadın ağzını açmış, gözlerini süzmüş, dalgın dalgın Kenan'a bakıyordu.

1. Çocuklu dul kadın ağzını açmış, gözlerini süzmüş, dalgın dalgın Kenan'a bakıyordu.


dalgınca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dalgın bir biçimde, dalgın olarak


Telaffuz : dalgı'nca

dalgınlaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dalgınlaşabilmek işi


dalgınlaşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dalgınlaşma ihtimali bulunmak


dalgınlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dalgınlaşmak işi


dalgınlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dalgın duruma gelmek

Örnek:

1. Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları.

1. Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları.


dalgınlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dalgınlaştırmak işi