92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dalma işini yaptırmak, dalmasına sebep olmak
1. İnce parmaklarını kocasının saçlarına daldırarak yumuşak bir sesle yalvardı.
1. İnce parmaklarını kocasının saçlarına daldırarak yumuşak bir sesle yalvardı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dalmak
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Marangozların kullandığı ağaç oymaya yarayan oluklu demir alet
2. Ağaçtan oyulmuş arı kovanı
3. Ağaçtan oyulmuş yayık
4. Petekten bal almak için kullanılan demir kepçe, demir bıçak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üstünde sarık bulunmayan fes
Telaffuz : da'lfes
dalfidan boylu
1. isim , isim , isim , isim , Taze ve yeni fidan
Telaffuz : da'lfidan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boyu ince, uzun ve yeni dal gibi olan
1. Hepsi de gencecik, dalfidan boylu ikişer üçer kız çıktı.
1. Hepsi de gencecik, dalfidan boylu ikişer üçer kız çıktı.
dalga bandı, dalga boyu, dalga çukuru, dalga dalga, dalga genliği, dalga hızı, dalgakıran, dalga kuşağı, dalga oyuğu, dalgaölçer, dalga periyodu, dalga sırtı, dalga tepesi, dalga uzunluğu, dalga yüksekliği, büyük dalga, çok kısa dalga, dev dalga, duraklı dalga, kararlı dalga, kısa dalga, küçük dalga, mikrodalga, orta dalga, ölü dalga, uzun dalga, yeni dalga, yeşil dalga, elektromanyetik dalgalar, ses dalgaları, Meksika dalgası, sıcak dalgası, soğuk dalgası
1. isim , isim , isim , isim , Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket
1. Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.
1. Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.
2. Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem
1. Sıcak dalgası. Aerobik dalgası.
1. Sıcak dalgası. Aerobik dalgası.
3. Bir yüzeydeki kıvrım
1. Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor ne de ufacık olsun bir ağaç.
1. Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor ne de ufacık olsun bir ağaç.
4. Saçların kıvrım genişliği
5. argo , argo , argo , argo , Gizli iş, dalavere
1. Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı.
1. Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı.
6. argo , argo , argo , argo , Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu
7. argo , argo , argo , argo , Dalgınlık
8. argo , argo , argo , argo , Geçici sevgili
9. argo , argo , argo , argo , Geçici aşk ilişkisi
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri
11. fizik , fizik , fizik , fizik , Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi
1. Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor.
1. Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Hem radyo hem de optik dalgaları kapsayan bant
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Yan yana iki dalga sırtı arasında kalan ve uzunluğu yerine göre birkaç metreden birkaç yüz metreye kadar ulaşabilen yatay uzaklık, dalga uzunluğu
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Devirli hareketlerde bir devir içindeki hareketin yayıldığı uzaklık, dalga uzunluğu
1. Kırmızı ışığın dalga boyu (boşlukta veya havada) 0.7 mikrondur.
1. Kırmızı ışığın dalga boyu (boşlukta veya havada) 0.7 mikrondur.
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Birbiri ardından gelen iki dalga arasında oluşan çukur bölge
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kıvrımlı (saç)
2. Açıklı koyulu
1. Bu badana dalga dalga olmuş.
1. Bu badana dalga dalga olmuş.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Arka arkaya, yığın hâlinde
1. Bu yankılanmaların dalga dalga büyüyerek her yana ulaştığını sanıyorum.
1. Bu yankılanmaların dalga dalga büyüyerek her yana ulaştığını sanıyorum.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Düzgün olmayan, alçaklı yüksekli bir biçimde
1. Birdenbire, ovaların sessizliği içinde dalga dalga yükselen bir türkü başladı.
1. Birdenbire, ovaların sessizliği içinde dalga dalga yükselen bir türkü başladı.
1. argo , argo , argo , argo , üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak
1. İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.
1. İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.
2. eğlenmek, alay etmek
3. geçici sevgi ilişkisi kurmak, gönül eğlendirmek
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Dalganın en yüksek noktası ile sıfır noktası arasındaki nicelik, genlik
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Dalga boyunun dalga periyoduna oranı
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Aynı frekansı içeren dalgalar bütünlüğü
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Dik kıyılarda yarın alt bölümünde bulunan, dalgaların çarparak oydukları in biçimli oyuk
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Dalgaların arka arkaya iki tepesinin belli bir noktadan geçiş süresi
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Dalganın iki yanındaki çukurlar arasındaki yüksek kesimi
1. isim , isim , isim , isim , Denizlerde dalga çukuru ile dalga tepesi arasındaki düşey mesafe
dalgacı Mahmut
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İşine gereken önem ve dikkati göstermeyen (kimse)
1. Pek dalgacı görünüyor, saçmalayacağa benziyordu.
1. Pek dalgacı görünüyor, saçmalayacağa benziyordu.
2. Alay eden (kimse)
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Yapılması gerekli bir işi benimsemeyen kimse, kaytarıcı
Telaffuz : dalgacı mahmudu