Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çünkü
Anlamı:

1. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Şundan dolayı, şu sebeple, zira

Örnek:

1. Ben şimdi sizin fikrinizi tenkit etmeyeceğim çünkü faydasızdır.

1. Ben şimdi sizin fikrinizi tenkit etmeyeceğim çünkü faydasızdır.


Lisan : Farsça çūn + ki

Telaffuz : çü'nkü

cunta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul


Lisan : İspanyolca junta

Telaffuz : cu'nta

cuntacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cunta üyesi


cuntacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cuntacı olma durumu


cünun
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Delilik


Lisan : Arapça cunūn

Telaffuz : cünu:n

cünüp
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Dinin buyurduğu biçimde henüz yıkanmadığı için temiz sayılmayan (kimse), cenabet


Lisan : Arapça cunub

cünüplük
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Cünüp olma durumu, cenabet


cup
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suya düşen bir şeyin çıkardığı ses


cup diye
Anlamı:

1. cup sesi çıkararak

Örnek:

1. Cup diye denize düştü.

1. Cup diye denize düştü.


cuppadak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cumbadak


Telaffuz : cu'ppadak

çupra

İlgili Kelimeler:

çupra balığı

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çipura (Cobitis)


Lisan : Rumca

Telaffuz : çu'pra

çupra balığı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çipura


cura

İlgili Kelimeler:

cura zurna

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mızrap ile çalınan iki veya üç teli olan halk sazı

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Bir tür küçük atmaca

3. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Ufak tefek, gelişmemiş


cura zurna
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir tür küçük zurna


curacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cura yapan veya çalan kimse


curacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Curacının yaptığı iş


curcuna
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gürültülü, karışık durum

Örnek:

1. Adnan yatağına uzanmış, dün geceki curcunayı düşünüyordu.

1. Adnan yatağına uzanmış, dün geceki curcunayı düşünüyordu.

2. Alaturka müzikte hızlı bir usul

Örnek:

1. Sonra bir curcuna havası söyledi ve üç yabancı da dâhil olduğu hâlde salondakilerin hepsini oynattı.

1. Sonra bir curcuna havası söyledi ve üç yabancı da dâhil olduğu hâlde salondakilerin hepsini oynattı.


curcunalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gürültülü, patırtılı, şamatalı (yer, ses, hava)

Örnek:

1. Çok kıvrak, oynak, çok curcunalı ahenge hafif bir fasıla verilip...

1. Çok kıvrak, oynak, çok curcunalı ahenge hafif bir fasıla verilip...


curcunasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gürültüsüz, şamatasız


curcunaya çevirmek (veya döndürmek veya vermek)
Anlamı:

1. ortalığı karışık, gürültülü duruma sokmak


çurçur
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Lapina familyasından, eti pek sevilmeyen, küçük bir deniz balığı (Crenilabrus)

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Önemsiz, değersiz

Örnek:

1. Selçuk'u bu çurçur işlerden daha ciddilerine, piyes yazımına ben ittim.

1. Selçuk'u bu çurçur işlerden daha ciddilerine, piyes yazımına ben ittim.


cüret
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüreklilik, ataklık, cesaret

Örnek:

1. Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar.

1. Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar.

2. Düşüncesizce, saygıyı aşan davranış, cesaret


Lisan : Arapça curʾet

cüret etmek
Anlamı:

1. ataklık etmek, yüreklilikle davranmak

2. saygı sınırlarını aşarak davranmak


cüretkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yürekli

Örnek:

1. Dün geceki oyunu orijinaldi; sürekli, cesurca, cüretkâr bir şeydi.

1. Dün geceki oyunu orijinaldi; sürekli, cesurca, cüretkâr bir şeydi.

2. Saygısız


Lisan : Arapça curʾet + Farsça -kār

cüretkârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cüretkâr olma durumu

Örnek:

1. Bu cüretkârlıkları yalnızca cesur oluşlarından kaynaklanmıyordu.

1. Bu cüretkârlıkları yalnızca cesur oluşlarından kaynaklanmıyordu.