92406 kayıt bulundu.
1. çok sevdiğim
1. Oturmuş kumar oynar / Ah ciğerimin köşesi
1. Oturmuş kumar oynar / Ah ciğerimin köşesi
2. çok sevgili evladım
1. kötü söz, kötü davranış çok dokunmak, etkilemek
2. kötü koku rahatsız etmek
1. Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti.
1. Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti.
Ön Takı : (birinin)
1. acıklı bir durum, kişiye dayanılmaz bir üzüntü vermek
1. onun aklından geçenleri, gizli düşüncelerini bilmek
1. Mademki her baktığı insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran mideci dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu.
1. Mademki her baktığı insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran mideci dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu.
1. birini çok yakından tanımak, her türlü düşüncesini bilmek
1. Ben böylelerinin ciğerinin içini bilirim, dedi.
1. Ben böylelerinin ciğerinin içini bilirim, dedi.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok sevilen kimse
1. Ciğerparesi, bir tanesi içeride alevler içinde can verirken Fasarya buna seyirci mi kalacak?
1. Ciğerparesi, bir tanesi içeride alevler içinde can verirken Fasarya buna seyirci mi kalacak?
Lisan : Farsça ciger + pāre
Telaffuz : ciğe'rpa:re
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Eski Türk boylarından biri
Özel: Evet
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Omuz
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İki ucuna su kabı, yoğurt tablası vb. taşınacak şeyler asılarak omza alınan ağaç, omuzluk
1. isim , isim , isim , isim , Çığın kar üzerinde açtığı iz
2. Patika
3. İz
1. Sabanın sapına çalımlı çalımlı sarılarak kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır adımlarla yürümekteydi.
1. Sabanın sapına çalımlı çalımlı sarılarak kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır adımlarla yürümekteydi.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeni bir biçim, yöntem veya yol
1. Edebiyatımızda büyük bir çığırın ilk ve güçlü öncüsü olan bu hikâyeler...
1. Edebiyatımızda büyük bir çığırın ilk ve güçlü öncüsü olan bu hikâyeler...
1. bir alanda yeni bir yol, yöntem başlatmak
1. Hepsi birden Atatürk'ün açmakta olduğu bir çığırda çalışıyorlardı.
1. Hepsi birden Atatürk'ün açmakta olduğu bir çığırda çalışıyorlardı.
1. -i , -i , -i , -i , Çığırma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Çığırma becerisi bulunmak
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Çağırmak, seslenmek
1. isim , isim , isim , isim , Çağırtkan
2. Bir olayı, bir haberi yüksek sesle çevreye duyuran kimse
1. Haberini böyle fısıl fısıl anlatmaz, gümbür gümbür yayar çığırtkan dediğin.
1. Haberini böyle fısıl fısıl anlatmaz, gümbür gümbür yayar çığırtkan dediğin.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çıkarı olduğu için birini övüp koruyan kimse
1. isim , isim , isim , isim , Çığırtkanın yaptığı iş
1. Ben sürekli bir afacanlıkla ve çığırtkanlıkla koşuşup duruyordum.
1. Ben sürekli bir afacanlıkla ve çığırtkanlıkla koşuşup duruyordum.