92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Çiftlik işlerini yöneten kimse
1. Çiftlik kâhyası her sene uzun bir masraf defteri gönderir.
1. Çiftlik kâhyası her sene uzun bir masraf defteri gönderir.
1. isim , isim , isim , isim , Soğan ve biberle kavrulan kuzu etinin çeşitli baharat karıştırılarak kendi suyunda pişirilmesiyle yapılan bir kebap türü
1. isim , isim , isim , isim , Sertçe yoğrulmuş ceviz iriliğindeki hamur parçalarının çay tabağı büyüklüğünde açılmasından sonra içine kıyma, soğan, pazı, havuç, tuz ve karabiber konup tavada pişirilmesiyle hazırlanan bir yemek türü
1. isim , isim , isim , isim , Yalova iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : çiftli'kköy
çiğ börek, çiğ çiğ, çiğ iplik, çiğ köfte, çiğ renkçi, çiğ toprak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pişmemiş veya az pişmiş
2. Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık)
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yersiz ve yakışıksız
1. Bu, benim gibi yaşını başını almış bir adam tarafından pek çiğ bir hareket olurdu.
1. Bu, benim gibi yaşını başını almış bir adam tarafından pek çiğ bir hareket olurdu.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan (kimse)
1. Fakat Cemal Paşa, çiğ bir politikacı değildi.
1. Fakat Cemal Paşa, çiğ bir politikacı değildi.
1. isim , isim , isim , isim , Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Bölme veya paravana
1. isim , isim , isim , isim , Çiğ kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan börek
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çiğ olarak, çiğ bir biçimde
1. Yumurta sepetinden üç yumurta alıp çiğ çiğ onları yutmuş.
1. Yumurta sepetinden üç yumurta alıp çiğ çiğ onları yutmuş.
1. hoş karşılanmamak, kaba ve yersiz bulunmak
1. Onların da belki merhume ve öksüzler hakkında söylenilecek bir fikirleri olurdu. Fakat şimdilik ne deseler çiğ düşecekti.
1. Onların da belki merhume ve öksüzler hakkında söylenilecek bir fikirleri olurdu. Fakat şimdilik ne deseler çiğ düşecekti.
1. yersiz, yakışıksız olmak
1. Onun o sözü pek çiğ kaçtı.
1. Onun o sözü pek çiğ kaçtı.
1. isim , isim , isim , isim , İyice dövülmüş çiğ etle ince bulgura biber, soğan, baharat, salça, maydanoz katılıp bulgur yumuşayıncaya kadar yoğrulduktan sonra pişirilmeden biçim verilerek yenen köfte
1. Kadın, çiğ köfteden bir sıkımını kocasına uzattı.
1. Kadın, çiğ köfteden bir sıkımını kocasına uzattı.
1. isim , isim , isim , isim , XX. yüzyılın başlangıcında ilk defa izlenimciliğin renklerini bırakıp gereğinden çok saf renkler kullanarak abartılmış tabiat biçimlerini gösteren resim anlayışı
1. `suç işlemedim ki korkayım` anlamında kullanılan bir söz
1. Gerçi çiğ yememişler, karınları ağrımıyordu ama gene de ne şeytanı görmek ne de salavat getirmekten yanaydılar.
1. Gerçi çiğ yememişler, karınları ağrımıyordu ama gene de ne şeytanı görmek ne de salavat getirmekten yanaydılar.