Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ağızsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağzı olmayan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yumuşak huylu, sessiz


ağızsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağızsız olma durumu


ağlak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağlamaklı

Örnek:

1. Bana ne, onun sarı, parlak bir kumaşa sarınmış, ağlak suratlı bodur karısından?

1. Bana ne, onun sarı, parlak bir kumaşa sarınmış, ağlak suratlı bodur karısından?


ağlaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağlak olma durumu


ağlama

İlgili Kelimeler:

Ağlama Duvarı, ağlama duvarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağlamak işi

Örnek:

1. Çocuk haykırarak ağlamaya başlamıştı.

1. Çocuk haykırarak ağlamaya başlamıştı.


ağlama duvarı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Dert, sıkıntı anlatılan kimse veya makam


Ağlama Duvarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kudüs'te bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan, büyük tapınağın ayakta kalan batı duvarı


Özel: Evet

ağlama duvarına dönmek
Anlamı:

1. herkesin şikâyetini, derdini dinler duruma gelmek


ağlama ölü için, ağla deli için
Anlamı:

1. `yakınlarından biri ölenin acısı zamanla küllenir ancak bir yakını deli olanın acısı hiçbir zaman dinmez` anlamında kullanılan bir söz


ağlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek

Örnek:

1. Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım

1. Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım

2. Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak

3. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Sızlanmak, yakınmak

4. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Bir duruma üzülmek

Örnek:

1. Şu kara bahtıma ağlıyorum.

1. Şu kara bahtıma ağlıyorum.


ağlamak para etmez
Anlamı:

1. `üzülmenin yararı olmaz` anlamında kullanılan bir söz


ağlamakla yâr ele girmez
Anlamı:

1. `kişi çok sevdiği şeye yalnızca özlemini çekmekle kavuşamaz, onu elde etmenin yollarını bulmalıdır` anlamında kullanılan bir söz


ağlamaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağlar gibi olan, üzüntülü, ağlak, ağlamalı, ağlamsı

Örnek:

1. Çoğu ağlamaklı bu türlü şarkıları aslında sevmediklerini anlamışlar.

1. Çoğu ağlamaklı bu türlü şarkıları aslında sevmediklerini anlamışlar.


ağlamaklı olmak
Anlamı:

1. neredeyse ağlayacak duruma gelmek, ağlamalı olmak

Örnek:

1. Biz zayıf insanlar, yabancı bir yerde ağlamaklı oluyoruz.

1. Biz zayıf insanlar, yabancı bir yerde ağlamaklı oluyoruz.


ağlamaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağlamaklı olma durumu


ağlamalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağlamaklı


ağlamalı olmak
Anlamı:

1. ağlamaklı olmak

Örnek:

1. O içeride kızı dövüyor, biz burada ağlamalı oluyoruz.

1. O içeride kızı dövüyor, biz burada ağlamalı oluyoruz.


ağlamayan çocuğa meme vermezler
Anlamı:

1. `hakkını aramasını bilmeyen kimsenin işi görülmez` anlamında kullanılan bir söz


ağlamsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağlamaklı

Örnek:

1. Sesi karıncalandı, ağlamsı bir hâl aldı.

1. Sesi karıncalandı, ağlamsı bir hâl aldı.


ağlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağlanmak işi


ağlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ağlama işi yapılmak

Örnek:

1. Atatürk'ün arkasından çok ağlandı.

1. Atatürk'ün arkasından çok ağlandı.


ağlantı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hafif hafif ağlama

Örnek:

1. Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor.

1. Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor.


ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın
Anlamı:

1. `kendini acındıranlardan kork` anlamında kullanılan bir söz


ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar
Anlamı:

1. `insanın sıkıntısını yürekten paylaşan yalnızca annesidir, diğerlerinin üzülmesi yüzeyseldir` anlamında kullanılan bir söz


ağlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağlaşmak işi