Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
buğulanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulanabilmek işi


buğulanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Buğulanma ihtimali veya imkânı bulunmak


buğulandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulandırmak işi


buğulandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Buğulanmasına yol açmak

Örnek:

1. O kadar duru ki bardağı buğulandırmasa içinde su olup olmadığı anlaşılmayacak.

1. O kadar duru ki bardağı buğulandırmasa içinde su olup olmadığı anlaşılmayacak.


buğulanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulanma işi


buğulanıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulanıvermek işi


buğulanıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak buğulanmak


Telaffuz : buğulanı'vermek

buğulanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulanmak işi

Örnek:

1. Zaten manzarayı bozuk ve dumanlı gösteren yalnız camların buğulanması değil...

1. Zaten manzarayı bozuk ve dumanlı gösteren yalnız camların buğulanması değil...


buğulanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üzerinde buğu oluşmak, buğu ile kaplanmak

Örnek:

1. Cigara dumanı, solukların sıcaklığı ile kahvelerin camları iyice buğulanmıştı.

1. Cigara dumanı, solukların sıcaklığı ile kahvelerin camları iyice buğulanmıştı.


buğulaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulaşmak işi, buharlaşma


buğulaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Buğu durumuna gelmek, buharlaşmak


buğulaştırıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suyun buğu durumuna getirilmesi için kullanılan araç


buğulaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buğulaştırmak işi


buğulaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir sıvının buğulaşmasını sağlamak


buğulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerinde buğu bulunan, buğulanmış

Örnek:

1. Güneş sanki buğulu bir tülbendin arkasına saklanmış, alev alev.

1. Güneş sanki buğulu bir tülbendin arkasına saklanmış, alev alev.

2. Yaşlı, nemli

Örnek:

1. Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi.

1. Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Süzgün, dalgın bakışlı olan (göz)

Örnek:

1. Buğulu gözlerinde o eski yakamozlar parladı.

1. Buğulu gözlerinde o eski yakamozlar parladı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dokunaklı, pes (ses)

Örnek:

1. Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim.

1. Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim.


bugün

İlgili Kelimeler:

bugün yarın, bugünden yarına, bugüne bugün, dünden bugüne

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde bulunulan gün

Örnek:

1. Yarın bugünden o kadar da farklı olmayacak.

1. Yarın bugünden o kadar da farklı olmayacak.

2. İçinde bulunulan çağ, zaman

Örnek:

1. Masalların yıllarca uzakları gösteren büyülü aynasına bugünün çocukları dudak bükerler.

1. Masalların yıllarca uzakları gösteren büyülü aynasına bugünün çocukları dudak bükerler.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , İçinde bulunulan gün içinde

Örnek:

1. Dün hastanedeydik, bugün işimizin başındayız.

1. Dün hastanedeydik, bugün işimizin başındayız.


bugün bana ise yarın sana
Anlamı:

1. `bugün birinin başına gelen kötü bir durum, daha sonra başka birinin de başına gelebilir` anlamında kullanılan bir söz


bugün git, yarın gel
Anlamı:

1. bir iş yapılmak istenmediğinde baştan savmak için kullanılan bir söz


bugün yarın
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok yakında, nerede ise

Örnek:

1. Bugün yarın Kayseri'den haber gelir zaten. Hemen gideriz.

1. Bugün yarın Kayseri'den haber gelir zaten. Hemen gideriz.


bugünden tezi yok
Anlamı:

1. hemen şimdi, derhâl

Örnek:

1. Bugünden tezi yok, şimdi buradan çıkıp oraya gidiyorum.

1. Bugünden tezi yok, şimdi buradan çıkıp oraya gidiyorum.


bugünden yarına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bugün ve gelecekte

Örnek:

1. Bugünden yarına yiyecek ekmeği olmayanlar için para ve mal her şeyden üstündür.

1. Bugünden yarına yiyecek ekmeği olmayanlar için para ve mal her şeyden üstündür.

2. Bugün yaşayanlardan gelecek kuşaklara


bugüne bugün
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bilindiği gibi

Örnek:

1. Anladım ki ben bugüne bugün, ömrüm boyunca hiçbir artırmaya büyük bir hırsla katılmamışım.

1. Anladım ki ben bugüne bugün, ömrüm boyunca hiçbir artırmaya büyük bir hırsla katılmamışım.

2. Bu durumda


bugünkü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bugüne özgü, bugün olan, bugün yapılan

Örnek:

1. O zaman bugünkü hâlinizi rüyada görmemek için uykudan korkmaya başlarsınız.

1. O zaman bugünkü hâlinizi rüyada görmemek için uykudan korkmaya başlarsınız.


bugünkü günde
Anlamı:

1. şimdi, içinde bulunduğumuz zamanda, şimdiki şartlarda

Örnek:

1. Bugünkü günde İngilizcesiz olmuyor çok iş.

1. Bugünkü günde İngilizcesiz olmuyor çok iş.


bugünkü işi yarına bırakma
Anlamı:

1. `bugün yapılması gereken bir işin ertesi güne bırakılması iyi değildir` anlamında kullanılan bir söz