92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Bostancının yaptığı iş
1. Köy içinde, bostancılıktan anlar tek bir adam yoktu.
1. Köy içinde, bostancılıktan anlar tek bir adam yoktu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Boşuna
1. Feti Bey'in boşu boşuna çene patlatmayacağı herkesçe bilinirdi.
1. Feti Bey'in boşu boşuna çene patlatmayacağı herkesçe bilinirdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boş, yararsız, gereksiz, beyhude, nafile
1. Kapıldığı tüm fikirler saçma, kurduğu tüm hayaller boşunaydı.
1. Kapıldığı tüm fikirler saçma, kurduğu tüm hayaller boşunaydı.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Boş yere, yararsız yere, sebepsiz yere, gereksiz, boşu boşuna, beyhude, beyhude yere, nafile, tevekkeli
1. Sağdan soldan rica etmişler, taşeronlar aramışlardı boşuna.
1. Sağdan soldan rica etmişler, taşeronlar aramışlardı boşuna.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aldırmaz, umursamaz (kimse)
Telaffuz : bo'şvermiş
1. isim , isim , isim , isim , Uzun konçlu, kapalı ayakkabı
1. Botlarımı çıkartırken yatağın altında Mine'nin bez terliklerini görüyorum.
1. Botlarımı çıkartırken yatağın altında Mine'nin bez terliklerini görüyorum.
Lisan : Fransızca botte
borda botu, çıkarma botu, varagele botu
1. isim , isim , isim , isim , Küçük gemi
1. Şu botta bu kadar er var, içlerinde gözüm bir seni tuttu.
1. Şu botta bu kadar er var, içlerinde gözüm bir seni tuttu.
2. Ağaç, plastik veya kauçuktan yapılmış küçük sandal
Lisan : İngilizce boat
botanik bahçesi, botanik parkı
1. isim , isim , isim , isim , Bitki bilimi
Lisan : Fransızca botanique
1. isim , isim , isim , isim , Otsu veya çalı türü bitkilerin yetiştirildiği ve incelemelerinin yapıldığı halka açık bahçe, botanik parkı, nebatat bahçesi
1. isim , isim , isim , isim , Özel olarak üretilmiş topla, bir bant üzerinde arkalı önlü dizilmiş kukaları uzaktan devirme amacına dayalı bir oyun türü
Lisan : İngilizce bowling
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , `Özlü, güzel sözler söyledi` anlamında kullanılan boy boyladı, soy soyladı özlü sözünde geçen bir söz
boy beyi
1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan
1. Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar.
1. Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar.
boy abdesti, boy aynası, boy bos, boy boy, boy menteşe, boy otu, boydan boya, battal boy, bir boy, büyük boy, küçük boy, orta boy, yarım boy, adam boyu, dalga boyu, deniz boyu, diz boyu, gün boyu, hayat boyu, hudut boyu, kordon boyu, minare boyu, ömür boyu, palamar boyu, sahil boyu, sınır boyu, yalı boyu, yaşam boyu, yol boyu, enine boyuna
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık
1. Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi.
1. Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi.
2. Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, en, genişlik karşıtı
1. Kitabın boyu. Tablonun boyu.
1. Kitabın boyu. Tablonun boyu.
3. Uzunluk
1. Yılanın boyu.
1. Yılanın boyu.
4. Kumaş için ölçü
1. Bu elbiseye iki boy yeter.
1. Bu elbiseye iki boy yeter.
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , İslam dininin gerekli gördüğü durumlarda ve belirlenen biçimde yıkanıp abdest alma, gusül
1. İslam dininin gerekli bulduğu durumlarda ve biçimde yıkanıp abdest almak
1. isim , isim , isim , isim , İnsanı bütünüyle gösteren büyük ayna
1. Yatak odasında üzerindekileri çıkarırken boy aynasına kaçamak bir bakış fırlattı.
1. Yatak odasında üzerindekileri çıkarırken boy aynasına kaçamak bir bakış fırlattı.
1. isim , isim , isim , isim , Vücudun yapısı bakımından biçimi, eğin, kesim
1. Boyun bosun bir yana, gözlerin cihanın gözlerini kamaştırıyor.
1. Boyun bosun bir yana, gözlerin cihanın gözlerini kamaştırıyor.
2. Geçerlilik, değer
1. Sözümüzün hakiki boyunu bosunu zaman ve eser gösterecek.
1. Sözümüzün hakiki boyunu bosunu zaman ve eser gösterecek.