Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
boncuk gibi
Anlamı:

1. çok küçük


boncuk mavisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeşile çalan bir mavi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan

Örnek:

1. Gelen bakkalın kırmızı yüzlü, boncuk mavisi gözlü küçük çırağıydı.

1. Gelen bakkalın kırmızı yüzlü, boncuk mavisi gözlü küçük çırağıydı.


boncuk tutkalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boncuk biçiminde glüten tutkalı


boncukçu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boncuk yapan veya satan kimse


boncukçuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boncukçunun yaptığı iş


boncuklanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boncuklanma işi

Örnek:

1. Şampanya bardağına uzandı, ışığa tutup içkinin iğne ucu boncuklanışını seyretti.

1. Şampanya bardağına uzandı, ışığa tutup içkinin iğne ucu boncuklanışını seyretti.


boncuklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boncuklanmak işi


boncuklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boncuk biçiminde taneler oluşmak

Örnek:

1. Alnı ter damlalarıyla boncuklandı.

1. Alnı ter damlalarıyla boncuklandı.


boncuklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boncuklaşmak işi


boncuklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boncuk biçimini almak


boncuklu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boncuğu olan, boncukla süslenmiş

Örnek:

1. Boncuklu kapıyı şıkırdatarak eczaneye girdi.

1. Boncuklu kapıyı şıkırdatarak eczaneye girdi.


boncukluk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boncuk olmaya elverişli olan


boncuksuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boncuğu olmayan


bone
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düz veya kıvrımlı her çeşit yumuşak kumaş vb. maddeden yapılan başlık


Lisan : Fransızca bonnet

bonfile
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kasaplık hayvanlarda bel kemiğinin iki yanında bulunan ve yumuşaklığı dolayısıyla beğenilen et bölümü

2. Bu bölümden hazırlanan et dilimi


Lisan : Fransızca bon filet

Telaffuz : bo'nfile

bonfilelik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bonfile yapmaya elverişli (et)


bonjur
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Günaydın, merhaba

Örnek:

1. Adam, odadan içeri bir fırtına gibi girdi, bonjur, dedi.

1. Adam, odadan içeri bir fırtına gibi girdi, bonjur, dedi.

2. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan erkek giysisi

Örnek:

1. Milâs'ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor, yaşlı başlı insanlardan ... akran muamelesi görüyorum.

1. Milâs'ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor, yaşlı başlı insanlardan ... akran muamelesi görüyorum.


Lisan : Fransızca bonjour

bonkör
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyi yürekli

2. Cömert

Örnek:

1. Bonkör bir insan.

1. Bonkör bir insan.


Lisan : Fransızca bon coeur

bonkörce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bonköre yaraşır bir biçimde


Telaffuz : bonkö'rce

bonkörleşebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bonkörleşebilmek işi


bonkörleşebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bonkörleşme ihtimali veya imkânı bulunmak


bonkörleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bonkörleşmek işi


bonkörleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bonkörce davranmaya başlamak


bonkörlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İyi yüreklilik, eli açıklık, cömertlik


bönleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bönleşmek işi