92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bizim olan, bizimle ilgili olan
2. zamir , zamir , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , zamir , zamir , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Kadınların kocalarından, kocaların karılarından söz ederken kullandıkları söz
1. Sağ ol şekerim, bizimki de neredeyse gelir. Benim de hazırlık yapmam lazım.
1. Sağ ol şekerim, bizimki de neredeyse gelir. Benim de hazırlık yapmam lazım.
3. zamir , zamir , alay yollu , alay yollu , zamir , zamir , alay yollu , alay yollu , Yakın çevremizde olan bir kimseden söz ederken kullanılan bir söz
1. Artık bizimki, nişanlısı Perihan'ı ekiyor, her gün tek başına plaja geliyordu.
1. Artık bizimki, nişanlısı Perihan'ı ekiyor, her gün tek başına plaja geliyordu.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kadınlık organının üst yanında cinsel zevk duyumu noktası olan bölüm, dılak, klitoris
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Ucu çivili değnekle hayvanı dürtmek
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ucu çivili değnek
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 83, atom ağırlığı 209, yoğunluğu 9,8 olan, 271,3 °C'de eriyen, kızılımsı beyaz renkli, kırılgan ve katı bir element (simgesi Bi)
2. Bu elementten yapılan ve ilaç olarak kullanılan karışım
1. Midesi ekşiyen birine bizmut verdim.
1. Midesi ekşiyen birine bizmut verdim.
Lisan : Fransızca bismuth
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Amerika'da yaşayan bir cins hörgüçlü yaban öküzü
Lisan : Fransızca bison
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aracısız, kendisi olarak
1. Vaziyeti yukarıdan ve bizzat takip etmek lazım geldi.
1. Vaziyeti yukarıdan ve bizzat takip etmek lazım geldi.
Lisan : Arapça bi'ẕ-ẕāt
Telaffuz : bi'zzat
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Yumurta hücresi oğulcuk olurken morulanın gelişerek içi boş yuvarlak biçime girmesi durumu, morula
Lisan : Fransızca blastula
Telaffuz : bla'stula, l'ler ince okunur
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Kazanda yoğunlaşan suyu dışarı atma
Lisan : İngilizce blow
1. isim , isim , isim , isim , İskambil oyunlarında elindeki kâğıtları olduğundan başka gösterme davranışı
1. Pokerde blöf yakalama meraklısı idi.
1. Pokerde blöf yakalama meraklısı idi.
2. Karşısında kişiyi yanıltarak veya yıldırarak bir işten caydırmak için söylenen asılsız söz veya takınılan aldatıcı tavır, kurusıkı
1. Bu, bana bir blöften ziyade bir şantaj gibi görünüyordu.
1. Bu, bana bir blöften ziyade bir şantaj gibi görünüyordu.
Lisan : Fransızca bluff
1. karşısındakini yanıltarak veya yıldırarak bir işten caydırmak için aslı olmayan söz söylemek veya aldatıcı tavır takınmak
blok flüt, blok inşaat, bloknot, Batı Bloku, Doğu Bloku
1. isim , isim , isim , isim , Kocaman ve ağır kitle
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birden çok bölümü bir araya getirilmiş olan, bir bütün oluşturan
1. Blok ders.
1. Blok ders.
3. Politik çıkarları sebebiyle birlik kuran devletler topluluğu
1. Batı Bloku. Doğu Bloku.
1. Batı Bloku. Doğu Bloku.
4. İçine resim veya yazı kâğıtları konulan karton kap
5. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Yapı adası
1. Yıkıntıların ortasında blok hâlinde yükselen yeni apartmanlara uzun uzun baktı.
1. Yıkıntıların ortasında blok hâlinde yükselen yeni apartmanlara uzun uzun baktı.
6. spor , spor , spor , spor , Voleybolda, file üstünde karşı oyuncunun topu sert vururken önünde iki veya üç kişinin elleri ile oluşturdukları perde
Lisan : Fransızca bloc
Telaffuz : l ince okunur
1. voleybolda, file üstünde karşı oyuncunun topu sert vururken önünde iki veya üç kişi elleri ile perde oluşturmak
1. isim , isim , isim , isim , Bloke etme işi
2. Bir şeyin hareketine engel olma, hareketini durdurma
3. Sivri taşların toprak zemine dikine çakılarak üzerine beton dökülmesiyle yapılan dolgu
4. ticaret , ticaret , ekonomi , ekonomi , ticaret , ticaret , ekonomi , ekonomi , Bankacılıkta bir varlığın yetkili otoritelerin izni olmadan sahibi tarafından kullanılamaması durumu
Lisan : Fransızca blocage
Telaffuz : l ince okunur
bloke çek, bloke para
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
Lisan : Fransızca bloqué
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Keşideci tarafından anlaşmazlığın çözümüne kadar ödemenin durdurulduğu bir çek türü
1. kullanılmasını önlemek amacıyla el koymak
1. Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş.
1. Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş.
2. savaş durumundaki bir ülkenin dış ülkelerle ilişkisini engellemek
3. kapatmak, durdurmak
1. En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir.
1. En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir.
4. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , ödeme yapabilmek için banka tarafından müşteri hesabında belirli bir tutarı güvence altına almak
5. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , ödenmeyen borç yüzünden veya şifreyi yanlış girmeden dolayı banka kredi kartının kullanılmasını engellemek
6. spor , spor , spor , spor , futbolda kaleci topu yakalamak