92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tekdüze
1. Bunun intikamını şimdi, tek gözüyle biteviye kuş peşinde dolaşarak çıkarıyordu.
1. Bunun intikamını şimdi, tek gözüyle biteviye kuş peşinde dolaşarak çıkarıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Tekdüzelik
1. Anadolu'da dağların ve köylerin sonsuz gibi biteviyeliği var.
1. Anadolu'da dağların ve köylerin sonsuz gibi biteviyeliği var.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitki örtüsü
1. sıkıntı içinde yaşayan bir kişi para ve varlık yönünden güçlenmek
1. Fakat geçim durumunu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için rütbe ve şeref, paranın da üstündedir.
1. Fakat geçim durumunu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için rütbe ve şeref, paranın da üstündedir.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yorgunluk veya hastalıktan gücü kalmamış
1. Yaşlı ve yaslı kadını, bitik bir hâlde kulübenin köşesinde biraz kımıldanarak buyur etti.
1. Yaşlı ve yaslı kadını, bitik bir hâlde kulübenin köşesinde biraz kımıldanarak buyur etti.
2. Kötü, fena
1. Hoşa gitmeyen cilvelere kalkarlarsa hâlimiz bitiktir.
1. Hoşa gitmeyen cilvelere kalkarlarsa hâlimiz bitiktir.
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yapışık, dolaşık, ekli
vade bitimi
1. isim , isim , isim , isim , Bitme işi
2. Son, nihayet, münteha
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonu olan, sonlu
1. Bitimli bir yolda bitmeyen bir çizgiyi düşlemektir dürüstlük.
1. Bitimli bir yolda bitmeyen bir çizgiyi düşlemektir dürüstlük.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonu olmayan, sınırlandırılıp belirlenmeyen, namütenahi
1. Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak.
1. Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak.
1. isim , isim , isim , isim , Bitirebilmek işi
1. Hatta mektebi bitirebilmesinde biricik amil, bir avukatın yazıhanesinde saklı sivillerini giydi ve fırladılar.
1. Hatta mektebi bitirebilmesinde biricik amil, bir avukatın yazıhanesinde saklı sivillerini giydi ve fırladılar.
1. -i , -i , -i , -i , Bitirme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Okuyabilirdi istese. Hiç olmazsa liseyi bitirebilirdi.
1. Okuyabilirdi istese. Hiç olmazsa liseyi bitirebilirdi.
2. Bitirmeye gücü yetmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bitirilme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak bitirilmek
Telaffuz : bitirili'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Bitirilmek işi
1. Kitap artık bitirilmesi için kendisini zorlayacak kadar ilerlemişti.
1. Kitap artık bitirilmesi için kendisini zorlayacak kadar ilerlemişti.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bitirme işine konu olmak
1. Bir işe başlandı mı bitirilmeliydi.
1. Bir işe başlandı mı bitirilmeliydi.
bitirimhane, bitirim yeri
1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Çok hoşa giden (kimse)
2. Açıkgöz, işini bilen kimse
1. Bitirim delikanlı. Bitirim kız.
1. Bitirim delikanlı. Bitirim kız.
3. Kumar oynama, uyuşturucu alıp satma, dolandırıcılık yapma vb. işlerde deneyimli (kimse)
1. isim , isim , isim , isim , Kumarhane
1. Cihangir'deki konağı satmıştım, elime geçen parayı üç günün içinde bitirim yerlerinde temizledim.
1. Cihangir'deki konağı satmıştım, elime geçen parayı üç günün içinde bitirim yerlerinde temizledim.