Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
birbirine düşmek
Anlamı:

1. araları açılmak, aralarında anlaşmazlık çıkmak


birbirine girmek
Anlamı:

1. karışmak

2. iplik vb. dolaşmak, çözülmeyecek duruma gelmek

3. birçok araç bir anda çarpışmak

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , kavga etmek, dövüşmek

Örnek:

1. Bunun için sabır, sükûnet, soğukkanlılık gerek hâlbuki biz birbirimize giriyoruz.

1. Bunun için sabır, sükûnet, soğukkanlılık gerek hâlbuki biz birbirimize giriyoruz.


birbirine katmak
Anlamı:

1. aralarını açmak, aralarını bozmak, olay çıkarmak

2. karıştırmak


birbirini çekememek
Anlamı:

1. kıskanmak

Örnek:

1. Bu iki birbirini çekemezin kişiliklerini, kendi imbiğinde eritmiş bir şair olduğu söylenir.

1. Bu iki birbirini çekemezin kişiliklerini, kendi imbiğinde eritmiş bir şair olduğu söylenir.


birbirini tutmamak
Anlamı:

1. birbiriyle ilgisi olmamak, tutarsız olmak

Örnek:

1. Bizim sanatçının muayene raporları işinin suyu çıktı. Raporlar birbirini tutmadı.

1. Bizim sanatçının muayene raporları işinin suyu çıktı. Raporlar birbirini tutmadı.


birbirini yemek
Anlamı:

1. iki veya daha çok kimse birbiriyle uğraşmak, birbirine kötülük etmek

Örnek:

1. Birbirimizi yiyecek zaman değil çocuklar.

1. Birbirimizi yiyecek zaman değil çocuklar.


birbirinin ağzına girmek
Anlamı:

1. birbiriyle çok yakın olmak


birbirinin ağzına tükürmek
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , bir sorunda, bir olayda sözleşmiş gibi ağız birliği yapmak


birbirinin gözünü çıkarmak
Anlamı:

1. kıyasıya dövüşmek


birbirinin gözünü oymak
Anlamı:

1. aralarında aşırı geçimsizlik olmak


birci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Tekçi


bircilik
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Tekçilik


birçoğu
Anlamı:

1. zamir , zamir , zamir , zamir , Çok sayıda olan kimse veya şey

Örnek:

1. Yine içimizden birçoğu güzelliği kendi gözleriyle değil başkalarının gözlerine inanarak kabul etmek ister.

1. Yine içimizden birçoğu güzelliği kendi gözleriyle değil başkalarının gözlerine inanarak kabul etmek ister.


Telaffuz : bi'rçoğu

birçok
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit

Örnek:

1. Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir.

1. Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir.


Telaffuz : bi'rçok

birçokları
Anlamı:

1. zamir , zamir , zamir , zamir , Çok sayıda olan kimse veya şey

Örnek:

1. Birçokları onu memleketin mukadderatına yabancı bulmuşlardır.

1. Birçokları onu memleketin mukadderatına yabancı bulmuşlardır.


birden

İlgili Kelimeler:

birdenbire, hep birden

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir defada

2. Ansızın

Örnek:

1. Sokakta yürürken birden durup yukarı bakarmışım.

1. Sokakta yürürken birden durup yukarı bakarmışım.

3. Birlikte, beraberce, hepsi bir arada

Örnek:

1. Üçümüz birden sürükleyerek şilteyi de dışarı çıkardık.

1. Üçümüz birden sürükleyerek şilteyi de dışarı çıkardık.


birdenbire
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ansızın

Örnek:

1. Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir.

1. Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir.


Telaffuz : birde'nbire

birdirbir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyuncuların birbirinin üstünden atlayarak oynadıkları bir oyun

Örnek:

1. Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı.

1. Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı.


Telaffuz : birdi'rbir

bire ... vermek
Anlamı:

1. buğday, arpa, nohut, fasulye vb. ürünler için toprak, kullanılan tohumun belli bir katı kadar ürün vermek

2. şans oyunlarında verilen paradan daha fazla para kazandırmak


bire beş katmak
Anlamı:

1. bire bin katmak

Örnek:

1. Rahmi'nin neyi var neyi yoksa özellikle de son zamanda aldıklarını, bire beş katarak sayanlar çıktı.

1. Rahmi'nin neyi var neyi yoksa özellikle de son zamanda aldıklarını, bire beş katarak sayanlar çıktı.


bire bin katmak
Anlamı:

1. çok abartmak

Örnek:

1. Hiç merak etmeyin, hep bire bin katarak anlatır.

1. Hiç merak etmeyin, hep bire bin katarak anlatır.


bire bir

İlgili Kelimeler:

bire bir eşleme

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aynı, tıpkı

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olarak

3. Yüz yüze, karşılıklı olarak

Örnek:

1. Bu çalışmaları seçmenle bire bir görüşerek yaptı.

1. Bu çalışmaları seçmenle bire bir görüşerek yaptı.


bire bir eşleme
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , İki kümenin elemanları arasında, bir elemana karşı, bir eleman alınarak yapılan eşleme


birebir
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Etkisi kesin olan

Örnek:

1. Fikrince, güya bu koku göğüs darlığına birebirmiş.

1. Fikrince, güya bu koku göğüs darlığına birebirmiş.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İstenildiği gibi, uygun


Telaffuz : bire'bir

birebir gelmek
Anlamı:

1. etkisini hemen ve kesin olarak göstermek

Örnek:

1. Şeftali suyu ile yapılacak gargaranın sonradan olma kekemeliğe birebir geleceğini söyler.

1. Şeftali suyu ile yapılacak gargaranın sonradan olma kekemeliğe birebir geleceğini söyler.


Ön Takı : (bir şeye)