bir defalık

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir kerelik

bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış

Anlamı:

1. `bir insan bazen akla ve mantığa sığmayan bir iş yapar; yapılan iş, hiçbir kurala uymadığı için pek çok akıllı insan bunu düzeltmeye çalışır, fakat başaramaz` anlamında kullanılan bir söz

bir derece

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Biraz

bir dereceye kadar

Anlamı:

1. bir noktaya veya bir sınıra kadar

Örnek:

1. Bu sıcak bir dereceye kadar çekilir.

1. Bu sıcak bir dereceye kadar çekilir.

bir deri bir kemik (kalmak)

Anlamı:

1. çok zayıf (olmak)

Örnek:

1. Zaten bir deri bir kemik, zayıf bir adamdı.

1. Zaten bir deri bir kemik, zayıf bir adamdı.

bir diğeri

Anlamı:

1. zamir , zamir , zamir , zamir , Başkası

Örnek:

1. Bugünkü zevkimize muvafık olarak tasfiye edilmiş, ayıklanmış bir rivayeti bir diğerinden seçebilmek pek güçtür.

1. Bugünkü zevkimize muvafık olarak tasfiye edilmiş, ayıklanmış bir rivayeti bir diğerinden seçebilmek pek güçtür.

bir dikili ağacı olmamak

Anlamı:

1. hiçbir şeyi olmamak

bir dikiş kaldı

Anlamı:

1. nerede ise, az kaldı

bir dikişte

Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Ara vermeden (içmek)

bir dirhem

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok az, birazcık

Örnek:

1. Bir dirhem aklı yok.

1. Bir dirhem aklı yok.

bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek

Anlamı:

1. verimi az, zahmeti çok olan bir işle çok uğraşmak

bir dirhem et bin ayıp örter

Anlamı:

1. `biraz kilo almak pek çok kusuru örter` anlamında kullanılan bir söz

bir dizi

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Art arda gelen

Örnek:

1. Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı.

1. Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı.

bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan)

Anlamı:

1. `insanları konuşturmak için biraz dertlerini deşmek yeter` anlamında kullanılan bir söz

bir dolu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Birçok

bir don bir gömlek

Anlamı:

1. yarı çıplak

bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir

Anlamı:

1. `sonbaharda ekilen bir dönümlük yerden, yazın ekilen on dönümlük yerin ürünü kadar ürün alınır` anlamında kullanılan bir söz

bir dostluk kaldı!

Anlamı:

1. mal azaldığında satıcıların kullandığı bir müşteriyi özendirme sözü

bir dudağı yerde bir dudağı gökte

Anlamı:

1. masallardaki dev gibi korkunç ve çirkin

bir düşüncedir (veya düşünce) almak

Anlamı:

1. bir konuda kaygılanarak çözüm yolu bulmaya çalışmak

Örnek:

1. Neyse, sıramızı savdık ve yine yola çıktık ve yolda beni bir düşüncedir aldı.

1. Neyse, sıramızı savdık ve yine yola çıktık ve yolda beni bir düşüncedir aldı.

bir düzine

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok

Örnek:

1. Konuşmasında sekiz adamın sesini, kahkahalarında bir düzine insanın gülüşünü sezebilirdiniz.

1. Konuşmasında sekiz adamın sesini, kahkahalarında bir düzine insanın gülüşünü sezebilirdiniz.

2. matematik , matematik , matematik , matematik , 12 adet olan

bir düziye

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kesintisiz, sürekli, ardı arkası kesilmeksizin

Örnek:

1. Ağzı yayılıyor, dişsiz yerlerin kara çukurları bir düziye meydana çıkıyor.

1. Ağzı yayılıyor, dişsiz yerlerin kara çukurları bir düziye meydana çıkıyor.

bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar

Anlamı:

1. bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz

bir elden

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aynı kimse tarafından

2. Bir merkezden

bir eli yağda bir eli balda (olmak)

Anlamı:

1. varlık ve bolluk içinde (olmak)

Örnek:

1. Onlara göre bir eli yağda bir eli balda olan babam için dünyalık hiç bir sıkıntı ve tasa olmamak lazımdı.

1. Onlara göre bir eli yağda bir eli balda olan babam için dünyalık hiç bir sıkıntı ve tasa olmamak lazımdı.