92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir avucu dolduracak kadar
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Az sayıda, çok az
1. Bu bir avuç insandan hemen hiçbiri, bugün tanıtma alanında çalışmamaktadır.
1. Bu bir avuç insandan hemen hiçbiri, bugün tanıtma alanında çalışmamaktadır.
1. `altın harcanıp gider, toprak ise sürekli ürün veren, para getiren bir maldır` anlamında kullanılan bir söz
1. ölmek
1. O olmasaydı sen şimdi bir avuç toprak olmuştun.
1. O olmasaydı sen şimdi bir avuç toprak olmuştun.
1. yaşayacak çok az zamanı kalmış olmak
1. Ben, bir ayağı çukurda hasta bir ihtiyarım.
1. Ben, bir ayağı çukurda hasta bir ihtiyarım.
2. çok yaşlanmış olmak
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Bir an önce
1. Yanımızdan bir ayak evvel kaçmak için içinden yanıyordu.
1. Yanımızdan bir ayak evvel kaçmak için içinden yanıyordu.
1. çok kısa sürede pek çok yalan söylemek
1. Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez.
1. Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez.
1. `çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasını ötekinden beklediği için sıkıntıda kalır` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Başka bir görüşle, başka bir düşünüşle
1. Yazarın cinsiyetinin yapıtlarında hep görünür olması bana bir bakıma doğal geliyor.
1. Yazarın cinsiyetinin yapıtlarında hep görünür olması bana bir bakıma doğal geliyor.
1. belli bir iş sahibi olamamak
1. Tavla, domino ve muhtelif kâğıt oyunlarından başka bir şey bilmediği için bir baltaya sap olamamıştı.
1. Tavla, domino ve muhtelif kâğıt oyunlarından başka bir şey bilmediği için bir baltaya sap olamamıştı.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tek başına
1. Candan arkadaşını bir başına bırakıp kaçıyor musun?
1. Candan arkadaşını bir başına bırakıp kaçıyor musun?
2. Başkasının yardımı olmaksızın
1. Güçlüklere bir başına da olsa karşı koyan insan, kuvvetli insan olmalı.
1. Güçlüklere bir başına da olsa karşı koyan insan, kuvvetli insan olmalı.
1. benzersiz, eşsiz (olmak)
1. Bir başkadır bu hikâyeler.
1. Bir başkadır bu hikâyeler.
1. zamir , zamir , zamir , zamir , Başkası
1. Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi.
1. Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi.
1. `çok sıkıntı içindeyim` anlamında kullanılan bir söz
1. Üç aydan üç aya maaş alıyoruz. Üç ayın sonunu nasıl bulduğumuzu bir biz biliriz, bir de Allah bilir.
1. Üç aydan üç aya maaş alıyoruz. Üç ayın sonunu nasıl bulduğumuzu bir biz biliriz, bir de Allah bilir.
1. çözüm yolu bulmak
1. Ne olur bir biçimine getir / Yak şu linyiti çıtır çıtır
1. Ne olur bir biçimine getir / Yak şu linyiti çıtır çıtır
2. sırasını, fırsatını bulmak, punduna getirmek, en uygun durumunu yakalamak
1. Bir biçimine getirip benimle Samim'e de veriştiriyormuş.
1. Bir biçimine getirip benimle Samim'e de veriştiriyormuş.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birer birer
1. Peki, bu aynada beliren kehanetlerin bir bir gerçekleşmesine ne diyeceksin?
1. Peki, bu aynada beliren kehanetlerin bir bir gerçekleşmesine ne diyeceksin?
2. Ayrı ayrı
1. Dünya nimetlerinin bir bir farkına varmaya başlarız.
1. Dünya nimetlerinin bir bir farkına varmaya başlarız.
3. Olduğu gibi, tam tamına, eksiksiz olarak
1. Olanı biteni bir bir İdris Bey'e söyledi.
1. Olanı biteni bir bir İdris Bey'e söyledi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aynı boy
2. Bir insan boyu uzunluğunda olan
3. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Bir kez