92406 kayıt bulundu.
1. hem ... hem
1. Denize bir konup bir kalkan martılar yüksekten avlarına bakarak haykırışırlar.
1. Denize bir konup bir kalkan martılar yüksekten avlarına bakarak haykırışırlar.
1. tek başına yaşayan bir kimse, sorumluluğunda başkaları olmadığı için rahat hareket eder
1. `sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir` anlamında kullanılan bir söz
1. `bir aileden iyi adam da çıkar, kötü adam da` anlamında kullanılan bir söz
hep bir ağızdan
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Hep birlikte, beraberce, hep birden
1. Serdar bakıp at üstünden dedi ileri! / Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri
1. Serdar bakıp at üstünden dedi ileri! / Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri
1. `ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Birçok, pek çok
1. Onlara çok zaman kedi, köpek, horoz, tavuk taklidi yapar, dükkânın önünde bir alay adam toplanır, bir cümbüştür giderdi.
1. Onlara çok zaman kedi, köpek, horoz, tavuk taklidi yapar, dükkânın önünde bir alay adam toplanır, bir cümbüştür giderdi.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kendine özgü bir niteliği olan
1. Bir âlem bu toprakların üstü.
1. Bir âlem bu toprakların üstü.
bir an evvel, bir an önce
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok kısa bir süre
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir an önce
1. Bir an evvel toplanalım ki işler yürümeye başlasın.
1. Bir an evvel toplanalım ki işler yürümeye başlasın.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hemen, olabildiği kadar ivedi, bir an evvel, bir gün evvel, bir gün önce, bir ayak önce, bir ayak evvel
1. Emaneti bir an önce evine götürseler iyi olur.
1. Emaneti bir an önce evine götürseler iyi olur.
1. `bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak
1. Vaziyeti bir bütün hâlinde ve bir anda kestirdikten sonra anların gereklerine göre davranırım.
1. Vaziyeti bir bütün hâlinde ve bir anda kestirdikten sonra anların gereklerine göre davranırım.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa bir süre içinde
1. Ondaki, bir anlık bir şimşek çakıntısından ve hemen kulak tıkanabilmesi mümkün bir tıkırtıdan başka bir şey değildi.
1. Ondaki, bir anlık bir şimşek çakıntısından ve hemen kulak tıkanabilmesi mümkün bir tıkırtıdan başka bir şey değildi.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa bir süre
1. Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi.
1. Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi.
2. Geçmiş bir zamanda
1. isim , isim , isim , isim , Odun, kömür vb. bazı şeylerin ölçü birimi
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Pek çok, fazla
1. İncir çekirdeği doldurmayan konularda bir araba lakırtı söylerler.
1. İncir çekirdeği doldurmayan konularda bir araba lakırtı söylerler.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Toplu bir durumda, birlikte, toplu olarak
1. Bir arada yaşayış, akrabalık kadar kuvvetli bir tesanüt yaratabilir.
1. Bir arada yaşayış, akrabalık kadar kuvvetli bir tesanüt yaratabilir.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir ara
1. Bir aralık bir odada yalnız kalmış oluyoruz.
1. Bir aralık bir odada yalnız kalmış oluyoruz.
1. bir yerde toplanmak, buluşmak
1. Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler!
1. Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler!
1. toplamak
1. Gurbet duygusu sevgi ile ayrılık ve birleşme özlemini bir araya getirir.
1. Gurbet duygusu sevgi ile ayrılık ve birleşme özlemini bir araya getirir.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , amaçsız olarak gidip gelmeyi anlatan bir söz
1. Karabibik tenha sokakta bir aşağı bir yukarı gezinmekteydi.
1. Karabibik tenha sokakta bir aşağı bir yukarı gezinmekteydi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Silahı doldurmaya yetecek veya en az bir kez atış yapabilecek miktarda olan
1. Bir atımlık saçma.
1. Bir atımlık saçma.