Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bir ... bir (veya bir de)
Anlamı:

1. hem ... hem

Örnek:

1. Denize bir konup bir kalkan martılar yüksekten avlarına bakarak haykırışırlar.

1. Denize bir konup bir kalkan martılar yüksekten avlarına bakarak haykırışırlar.


bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım
Anlamı:

1. tek başına yaşayan bir kimse, sorumluluğunda başkaları olmadığı için rahat hareket eder


bir adama kırk gün ne dersen o olur
Anlamı:

1. `sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir` anlamında kullanılan bir söz


bir ağaçta gül de biter diken de
Anlamı:

1. `bir aileden iyi adam da çıkar, kötü adam da` anlamında kullanılan bir söz


bir ağızdan

İlgili Kelimeler:

hep bir ağızdan

Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Hep birlikte, beraberce, hep birden

Örnek:

1. Serdar bakıp at üstünden dedi ileri! / Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri

1. Serdar bakıp at üstünden dedi ileri! / Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri


bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır
Anlamı:

1. `ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır` anlamında kullanılan bir söz


bir alay
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Birçok, pek çok

Örnek:

1. Onlara çok zaman kedi, köpek, horoz, tavuk taklidi yapar, dükkânın önünde bir alay adam toplanır, bir cümbüştür giderdi.

1. Onlara çok zaman kedi, köpek, horoz, tavuk taklidi yapar, dükkânın önünde bir alay adam toplanır, bir cümbüştür giderdi.


bir âlem
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kendine özgü bir niteliği olan

Örnek:

1. Bir âlem bu toprakların üstü.

1. Bir âlem bu toprakların üstü.


bir an

İlgili Kelimeler:

bir an evvel, bir an önce

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok kısa bir süre


bir an evvel
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir an önce

Örnek:

1. Bir an evvel toplanalım ki işler yürümeye başlasın.

1. Bir an evvel toplanalım ki işler yürümeye başlasın.


bir an önce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hemen, olabildiği kadar ivedi, bir an evvel, bir gün evvel, bir gün önce, bir ayak önce, bir ayak evvel

Örnek:

1. Emaneti bir an önce evine götürseler iyi olur.

1. Emaneti bir an önce evine götürseler iyi olur.


bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz
Anlamı:

1. `bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir` anlamında kullanılan bir söz


bir anda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak

Örnek:

1. Vaziyeti bir bütün hâlinde ve bir anda kestirdikten sonra anların gereklerine göre davranırım.

1. Vaziyeti bir bütün hâlinde ve bir anda kestirdikten sonra anların gereklerine göre davranırım.


bir anlamda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Başka bir deyişle, diğer bir söyleyişle


bir anlık
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa bir süre içinde

Örnek:

1. Ondaki, bir anlık bir şimşek çakıntısından ve hemen kulak tıkanabilmesi mümkün bir tıkırtıdan başka bir şey değildi.

1. Ondaki, bir anlık bir şimşek çakıntısından ve hemen kulak tıkanabilmesi mümkün bir tıkırtıdan başka bir şey değildi.


bir ara
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa bir süre

Örnek:

1. Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi.

1. Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi.

2. Geçmiş bir zamanda


bir araba
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Odun, kömür vb. bazı şeylerin ölçü birimi

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Pek çok, fazla

Örnek:

1. İncir çekirdeği doldurmayan konularda bir araba lakırtı söylerler.

1. İncir çekirdeği doldurmayan konularda bir araba lakırtı söylerler.


bir arada
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Toplu bir durumda, birlikte, toplu olarak

Örnek:

1. Bir arada yaşayış, akrabalık kadar kuvvetli bir tesanüt yaratabilir.

1. Bir arada yaşayış, akrabalık kadar kuvvetli bir tesanüt yaratabilir.


bir aralık
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir ara

Örnek:

1. Bir aralık bir odada yalnız kalmış oluyoruz.

1. Bir aralık bir odada yalnız kalmış oluyoruz.


bir araya gelmek
Anlamı:

1. bir yerde toplanmak, buluşmak

Örnek:

1. Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler!

1. Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler!


bir araya getirmek
Anlamı:

1. toplamak

Örnek:

1. Gurbet duygusu sevgi ile ayrılık ve birleşme özlemini bir araya getirir.

1. Gurbet duygusu sevgi ile ayrılık ve birleşme özlemini bir araya getirir.


bir arpa boyu (gitmek veya yol almak)
Anlamı:

1. çok az (gitmek veya yol almak)


bir aşağı bir yukarı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , amaçsız olarak gidip gelmeyi anlatan bir söz

Örnek:

1. Karabibik tenha sokakta bir aşağı bir yukarı gezinmekteydi.

1. Karabibik tenha sokakta bir aşağı bir yukarı gezinmekteydi.


bir atımlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Silahı doldurmaya yetecek veya en az bir kez atış yapabilecek miktarda olan

Örnek:

1. Bir atımlık saçma.

1. Bir atımlık saçma.


bir atımlık barutu olmak (veya kalmak)
Anlamı:

1. bir konuda yapabileceği çok az şeyi bulunmak