Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bikir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kızlık


Lisan : Arapça bikr

bıkış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkma işi


bıkışma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkışmak işi

Örnek:

1. Sonra alışma, tanışma, doyuşma ve ... bıkışma gelir arkasından.

1. Sonra alışma, tanışma, doyuşma ve ... bıkışma gelir arkasından.


bıkışmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı olarak birbirinden bıkmak


bıkıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkıvermek işi


bıkıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Çabucak bıkmak

Örnek:

1. Sonra bir gün bu hayattan bıkıverdi.

1. Sonra bir gün bu hayattan bıkıverdi.


Telaffuz : bıkı'vermek

bıkkın

İlgili Kelimeler:

sıkkın bıkkın

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok bıkmış, usanmış, bezmiş

Örnek:

1. Sevim ablanın yüzüne bıkkın bir ifade geldi, alnı kırıştı, omuzlarını silkti.

1. Sevim ablanın yüzüne bıkkın bir ifade geldi, alnı kırıştı, omuzlarını silkti.


bıkkınlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok bıkmış olma durumu

Örnek:

1. Konakta da eskiye karşı bir bıkkınlık, bir usanç yok değildi.

1. Konakta da eskiye karşı bir bıkkınlık, bir usanç yok değildi.


bıkkınlık gelmek
Anlamı:

1. bıkmak, usanmak, bunalmak

Örnek:

1. Zaman olur, en yakın arkadaşından bile bıkkınlık gelir insana.

1. Zaman olur, en yakın arkadaşından bile bıkkınlık gelir insana.


bıkkınlık vermek
Anlamı:

1. bir şeyi sürekli tekrarlayarak karşısındakini usandırmak


bıkkıntı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkma duygusu


bıkma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkmak işi


bıkmak fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Tekrarlanması, sürüp gitmesi yüzünden bir şeyden doygunluk veya yorgunluk duyarak onu istemez duruma gelmek, usanmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dayanamaz duruma gelmek


bıktırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıktırabilmek işi


bıktırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Bıktırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Bıktırma gücü bulunmak


bıktırılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıktırılabilmek işi


bıktırılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bıktırılma ihtimali veya imkânı bulunmak


bıktırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıktırılmak işi


bıktırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bıktırma işine konu olmak


bıktırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıktırma işi


bıktırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıktırmak işi

Örnek:

1. Birbirine benzemekten, bir örneklikten sizi bıktırmalarının imkânı yoktur.

1. Birbirine benzemekten, bir örneklikten sizi bıktırmalarının imkânı yoktur.


bıktırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bıkmasına yol açmak, bıkkınlık vermek, usandırmak

Örnek:

1. Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı.

1. Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı.


bilader ağacı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Amerikan elması


Telaffuz : bila:der ağacı, l ince okunur

bilahare
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları

Örnek:

1. Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu.

1. Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu.


Lisan : Arapça bi'l-āḫire

Telaffuz : bila:hare, l ince okunur

bilaistisna
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İstisnasız, ayrıksız, ayrım yapmaksızın

Örnek:

1. Devlet adamlarımız bilaistisna nasihat vermekte birbiriyle yaraşırlar.

1. Devlet adamlarımız bilaistisna nasihat vermekte birbiriyle yaraşırlar.


Lisan : Arapça bilāistis̱nā

Telaffuz : bila:istisna:, l ince okunur