92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kızlık
Lisan : Arapça bikr
1. isim , isim , isim , isim , Bıkışmak işi
1. Sonra alışma, tanışma, doyuşma ve ... bıkışma gelir arkasından.
1. Sonra alışma, tanışma, doyuşma ve ... bıkışma gelir arkasından.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı olarak birbirinden bıkmak
1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Çabucak bıkmak
1. Sonra bir gün bu hayattan bıkıverdi.
1. Sonra bir gün bu hayattan bıkıverdi.
Telaffuz : bıkı'vermek
sıkkın bıkkın
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok bıkmış, usanmış, bezmiş
1. Sevim ablanın yüzüne bıkkın bir ifade geldi, alnı kırıştı, omuzlarını silkti.
1. Sevim ablanın yüzüne bıkkın bir ifade geldi, alnı kırıştı, omuzlarını silkti.
1. isim , isim , isim , isim , Çok bıkmış olma durumu
1. Konakta da eskiye karşı bir bıkkınlık, bir usanç yok değildi.
1. Konakta da eskiye karşı bir bıkkınlık, bir usanç yok değildi.
1. bıkmak, usanmak, bunalmak
1. Zaman olur, en yakın arkadaşından bile bıkkınlık gelir insana.
1. Zaman olur, en yakın arkadaşından bile bıkkınlık gelir insana.
1. -den , -den , -den , -den , Tekrarlanması, sürüp gitmesi yüzünden bir şeyden doygunluk veya yorgunluk duyarak onu istemez duruma gelmek, usanmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dayanamaz duruma gelmek
1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Bıktırma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Bıktırma gücü bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bıktırılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Bıktırmak işi
1. Birbirine benzemekten, bir örneklikten sizi bıktırmalarının imkânı yoktur.
1. Birbirine benzemekten, bir örneklikten sizi bıktırmalarının imkânı yoktur.
1. -i , -i , -i , -i , Bıkmasına yol açmak, bıkkınlık vermek, usandırmak
1. Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı.
1. Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Amerikan elması
Telaffuz : bila:der ağacı, l ince okunur
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
1. Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu.
1. Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu.
Lisan : Arapça bi'l-āḫire
Telaffuz : bila:hare, l ince okunur
1. zarf , zarf , zarf , zarf , İstisnasız, ayrıksız, ayrım yapmaksızın
1. Devlet adamlarımız bilaistisna nasihat vermekte birbiriyle yaraşırlar.
1. Devlet adamlarımız bilaistisna nasihat vermekte birbiriyle yaraşırlar.
Lisan : Arapça bilāistis̱nā
Telaffuz : bila:istisna:, l ince okunur