Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bigâne
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yabancı

2. İlgisiz


Lisan : Farsça bīgāne

Telaffuz : bi:gâ:ne

bigâne düşmek
Anlamı:

1. yabancılaşmak

Örnek:

1. Birkaç yabancı dili rahatlıkla konuşurken ana dilini bilmeyen ve bigâne düşmüş dudaklar susmalıdır.

1. Birkaç yabancı dili rahatlıkla konuşurken ana dilini bilmeyen ve bigâne düşmüş dudaklar susmalıdır.


bigânelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yabancılık

Örnek:

1. Avrupa'da oturanların bigâneliklerine tahammül olunamayacağı artık yavaş yavaş anlaşılıyor.

1. Avrupa'da oturanların bigâneliklerine tahammül olunamayacağı artık yavaş yavaş anlaşılıyor.

2. İlgisizlik


bigudi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadınların saçlarını kıvırmak için kullandıkları, metal, sünger veya plastikten, boru biçiminde küçük araç, sarmaç

Örnek:

1. Aynanın önünde dizili kadınlar, tırtıklı, turuncu, kocaman bigudiye baktılar sempatiyle.

1. Aynanın önünde dizili kadınlar, tırtıklı, turuncu, kocaman bigudiye baktılar sempatiyle.


Lisan : Fransızca bigoudi

bigünah
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Günahsız


Lisan : Farsça bīgunāh

Telaffuz : bi:günah

bihaber
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Habersiz

Örnek:

1. Kimisi maişet derdine düşmüş / Rahattan bihaber

1. Kimisi maişet derdine düşmüş / Rahattan bihaber

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Habersiz bir biçimde

Örnek:

1. Hoyratça ayrılan yolları, birbirlerinden tamamen bihaber katettikleri gençlik dönemlerinin ardından, Cemal'in beklenmedik dönüşüyle yeniden kesişivermişti.

1. Hoyratça ayrılan yolları, birbirlerinden tamamen bihaber katettikleri gençlik dönemlerinin ardından, Cemal'in beklenmedik dönüşüyle yeniden kesişivermişti.


Lisan : Farsça bī + Arapça ḫaber

Telaffuz : bi:haber

bihaberlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Habersizlik


bihakkın
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Hakkıyla, gerçekten

Örnek:

1. İşinin ehlidir, bihakkın çalışıyor.

1. İşinin ehlidir, bihakkın çalışıyor.


Lisan : Arapça biḥaḳḳin

Telaffuz : bi'hakkın

bihuş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Şaşkın, sersem, aklı başında olmayan, deli


Lisan : Farsça bīhūş

Telaffuz : bi:hu:ş

biilaç

İlgili Kelimeler:

aç biilaç

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İlaçsız, çaresiz

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Umutsuz olarak

Örnek:

1. Kim bilir, saat kaçlara kadar aç ve biilaç duracağız.

1. Kim bilir, saat kaçlara kadar aç ve biilaç duracağız.


Lisan : Farsça bī + Arapça ʿilāc

Telaffuz : bi:ilaç, l ince okunur

bijon

İlgili Kelimeler:

bijon anahtarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Motorlu taşıtlarda jantın şafta sabitlenmesi için kullanılan bir tür cıvata


bijon anahtarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araba tekerleklerinin somunlarını sökmek için kullanılan alet


bijuteri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuyumcunun yaptığı değerli takıların tamamı

2. Değerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı, süs eşyası


Lisan : Fransızca bijouterie

bıkabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkabilmek işi


bıkabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Bıkma ihtimali veya imkânı bulunmak


bikarar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kararsız


Lisan : Farsça bī + Arapça ḳarār

Telaffuz : bi:karar

bikarbonat

İlgili Kelimeler:

sodyum bikarbonat

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Hidrojen karbonatların genel adı


Lisan : Fransızca bicarbonate

Telaffuz : bi'karbonat

bikes
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kimsesiz

2. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Kimsesiz bir biçimde

Örnek:

1. Memleket öksüz, bikes ve sahipsiz kalakalmıştır.

1. Memleket öksüz, bikes ve sahipsiz kalakalmıştır.


Lisan : Farsça bīkes

Telaffuz : bi:kes

bikeslik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kimsesizlik

Örnek:

1. Çocukken de üzülür, bedbahtlık ve bikeslik duyardım.

1. Çocukken de üzülür, bedbahtlık ve bikeslik duyardım.


bıkılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkılabilmek işi


bıkılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Bıkılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Ancak rahattan belki bıkılabilir.

1. Ancak rahattan belki bıkılabilir.


bıkılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bıkılmak işi


bıkılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Usanılmak


bikini
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz, göl, havuz vb. yerlere girerken veya güneşlenirken giyilen, iki parçadan oluşan kadın giysisi


Lisan : Fransızca bikini

bıkıp usanmak
Anlamı:

1. çok bezmek

Örnek:

1. Giy onu, çıkar onu. Eş dost, konu komşu, sırtımda onu göre göre bıktılar, usandılar.

1. Giy onu, çıkar onu. Eş dost, konu komşu, sırtımda onu göre göre bıktılar, usandılar.