92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Berraklaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Berrak bir duruma getirilmek
1. -i , -i , -i , -i , Berrak duruma getirmek, durulaştırmak
2. Açık, net ve kolay anlaşılır duruma getirmek
1. İfadeyi berraklaştırmak.
1. İfadeyi berraklaştırmak.
zihin berraklığı
1. isim , isim , isim , isim , Berrak olma durumu, duruluk
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Karasal
Lisan : Arapça berrī
Telaffuz : berri:
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Ayrıntılı bir biçimde, uzun uzadıya, açık olarak
1. Ayakta duracak takatim yok, yarın hepsini bertafsil hikâye ederim.
1. Ayakta duracak takatim yok, yarın hepsini bertafsil hikâye ederim.
Lisan : Farsça ber + Arapça tafṣīl
Telaffuz : be'rtafsil
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kaldırılmış, giderilmiş
Lisan : Farsça ber + Arapça ṭaraf
1. ortadan kaldırmak, gidermek
1. Yoksa birileri bizi kullanarak istemediği bazı şeyleri mi bertaraf ediyor?
1. Yoksa birileri bizi kullanarak istemediği bazı şeyleri mi bertaraf ediyor?
1. ortadan kalkmak, yok edilmek
1. Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın.
1. Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yara, bere
2. Deride mor leke, çürük
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İncinmiş, burkulmuş
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , İncinmek, burkulmak
1. Sağ kolumdaki bir lif, o zaman bertilip kopmuş olmalıydı.
1. Sağ kolumdaki bir lif, o zaman bertilip kopmuş olmalıydı.
2. Berelenmek, yaralanmak
3. Morarmak, çürümek
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Bertilmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , Kıstak
1. Yarımadanın berzahındaki bu geniş yol biraz tehlikeliydi.
1. Yarımadanın berzahındaki bu geniş yol biraz tehlikeliydi.
2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Dinî inanışlara göre ölenlerin ruhlarının kıyamete kadar bulunduğu yer
Lisan : Arapça berzaḫ
beş beter, beşbıyık, beş binlik, beş bir, beş dört, beş duyu, beş iki, beşkardeş, beş milyonluk, beşon, beş para, beş parasız, beşparmak, beşpençe, beştaş, beş üç, beş vakit, beş yüzlü, beş yüzlük, beşibirarada, beşibirlik, beşibiryerde, dübeş, şeşbeş, üç beş
1. isim , isim , isim , isim , Dörtten sonra gelen sayının adı
2. Bu sayıyı gösteren 5 ve V rakamlarının adı
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dörtten bir artık
4. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , İlkokul
1. Biz okumadık, beşi bitirdik.
1. Biz okumadık, beşi bitirdik.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Besbeter
1. Kardeşi Vasfi kocasından beş beterdi. Babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı.
1. Kardeşi Vasfi kocasından beş beterdi. Babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Zarla oynanan oyunlarda atılan zarlardan birinin beş, öbürünün dört benekli yüzünün üste gelmesi