Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yordurtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yordurma işini yaptırmak


yöre
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Değirmenlerde, taşla kasnak arasında kalan ve hayvan yemi olarak kullanılan un


yöre

İlgili Kelimeler:

yörekent

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar


yörekent
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle oturma alanı niteliğinde olan, şehir merkezinden uzakta veya sınırlarına yakın yerlerde bulunan şehir yöresi, banliyö


Telaffuz : yöre'kent

yöresel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belli bir yöre ile ilgili, yerel, mahallî, mevzii, lokal

2. Belli bir yöreye özgü


yöreselleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerelleşme


yöreselleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yerelleşmek


yöreselleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yöreselleştirmek işi


yöreselleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yöresel duruma getirmek


yöresellik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yöresel olma durumu, mahallîlik


yorga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Biniciyi sarsmayan at yürüyüşlerinden biri


yorgalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorgalamak işi

2. tıp , tıp , tıp , tıp , Ayak ve baldır kaslarının felcinden ileri gelen özel yürüyüş biçimi


yorgalamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , At yorga yürümek, yorga gitmek


yorgan

İlgili Kelimeler:

yorgan çarşafı, yorgan iğnesi, yorgan ipliği, yorgan kavgası, yorgan yüzü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatakta örtünmeye yarayan, içi pamuk, yün vb. şeylerle doldurularak dikilmiş geniş örtü

Örnek:

1. Yatağının içinde, yorganı omzuna almış, bağdaş kurmuş, oturuyordu.

1. Yatağının içinde, yorganı omzuna almış, bağdaş kurmuş, oturuyordu.


yorgan çarşafı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorganın alt yüzüne dikilen çarşaf


yorgan döşek yatmak
Anlamı:

1. ağır hasta olmak

Örnek:

1. Aksi gibi çamaşırcının ihtiyar kocası o akşam birdenbire hastalanmış, kim bilir kaç derece ile yorgan döşek yatmıştı.

1. Aksi gibi çamaşırcının ihtiyar kocası o akşam birdenbire hastalanmış, kim bilir kaç derece ile yorgan döşek yatmıştı.


yorgan gitti, kavga bitti
Anlamı:

1. `anlaşmazlık sebebi olan şey ortadan kalktığında anlaşmazlık da sona erdi` anlamında kullanılan bir söz


yorgan iğnesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorgan dikmeye yarayan kalın ve uzun bir iğne türü


yorgan ipliği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorgan dikmek için kullanılan kalın ve sağlam iplik


yorgan kaplamak
Anlamı:

1. yorgana çarşaf geçirmek


yorgan kavgası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir şeyden çıkar sağlama konusunda anlaşmazlığa düşme

2. Post kavgası


yorgan yüzü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorganı kirden ve dış etkilerden korumak için kumaştan yapılan yüz


yorgancı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorgan, yastık, şilte vb. şeyler diken veya satan kimse


yorgancılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yorgancının işi


yorgaya kaldırmak
Anlamı:

1. atı, binicisini sarsmayan bir biçimde yürümesi için hareketlendirmek

Örnek:

1. Atını yorgaya kaldırdı, arkasına bakmadı.

1. Atını yorgaya kaldırdı, arkasına bakmadı.