Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yiyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yiyebilmek işi


yiyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yeme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yemeyi becermek

Örnek:

1. Biraz et suyu ile iki parça külbastı yiyebildim.

1. Biraz et suyu ile iki parça külbastı yiyebildim.


yiyecek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yenmeye elverişli olan her şey

Örnek:

1. İnsan barınacak yerler yaptı, yiyeceğini pişirerek yemeye başladı.

1. İnsan barınacak yerler yaptı, yiyeceğini pişirerek yemeye başladı.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yenebilen


yiyici

İlgili Kelimeler:

hazır yiyici

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yiyen

Örnek:

1. Et yiyici hayvanlar.

1. Et yiyici hayvanlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Rüşvet alan (kimse), mürtekip

Örnek:

1. Tamahkâr ve yiyici bir adam olduğunu söylemek isteyenler delilsiz kalırdı.

1. Tamahkâr ve yiyici bir adam olduğunu söylemek isteyenler delilsiz kalırdı.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çok yiyen, obur


yiyicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yiyici olma durumu, irtikâp

2. Yiyiciye yakışır davranış


yiyim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeme işi


yiyim yeri etmek (veya yapmak)
Anlamı:

1. bir yeri kendi çıkarına kullanmak

Örnek:

1. Şimdi de mahalle bakkallığını mı yiyim yeri yaptın?

1. Şimdi de mahalle bakkallığını mı yiyim yeri yaptın?

2. Bir sürü halayık ve hizmetçiden başka takım takım fakir akrabalar, paşayı yiyim yeri etmiş.

2. Bir sürü halayık ve hizmetçiden başka takım takım fakir akrabalar, paşayı yiyim yeri etmiş.


yiyimli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zevkle yenen

Örnek:

1. Yiyimli bir yemek.

1. Yiyimli bir yemek.


yiyinti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeme içme işi

Örnek:

1. Esnaf ve tecimenlerin konak ve yalılarında da yiyinti işleri her türlü sınırı aşar.

1. Esnaf ve tecimenlerin konak ve yalılarında da yiyinti işleri her türlü sınırı aşar.

2. Yiyecek, yenilecek, atıştırılacak şey

Örnek:

1. Kalktı, yiyinti torbaları arasından un torbasını buldu.

1. Kalktı, yiyinti torbaları arasından un torbasını buldu.


yiyintili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lezzetli


yiyip bitirmek
Anlamı:

1. tüketmek

Örnek:

1. Hayatını, gençliğini bir mirasyedi gibi hiç düşünmeden yiyip bitirmiş.

1. Hayatını, gençliğini bir mirasyedi gibi hiç düşünmeden yiyip bitirmiş.

2. onmaz duruma getirmek, yıkımına sebep olmak

3. sürekli olarak tedirgin etmek, üzmek, hırpalamak


yiyip içmek
Anlamı:

1. karın doyurmak, beslenmek


yiyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yemek işi

Örnek:

1. Kollarını açıp üç kişilik yer kaplayarak yemek yiyişi, aksırışı ve gülüşü çekilmez.

1. Kollarını açıp üç kişilik yer kaplayarak yemek yiyişi, aksırışı ve gülüşü çekilmez.


yiyiverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yiyivermek işi


yiyivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak yemek


Telaffuz : yiyi'vermek

yo
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Hayır` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Dün bize geldiniz mi? -Yo.

1. Dün bize geldiniz mi? -Yo.

2. `Yapmam, istemem, kabul etmem` anlamında kullanılan bir itiraz sözü

3. `Sakın` anlamında kullanılan bir uyarma sözü

Örnek:

1. Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.

1. Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.


yobaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse)

Örnek:

1. Bu memleketi de dört buçuk yobaza bırakamayız.

1. Bu memleketi de dört buçuk yobaza bırakamayız.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse)

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kaba saba, incelikten anlamayan (kimse)


yobazca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yobaz bir biçimde

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yobaza yakışan


Telaffuz : yoba'zca

yobazlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yobazlaşmak işi


yobazlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yobaz duruma gelmek


yobazlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yobazlaştırmak işi


yobazlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yobazlaşma işini yaptırmak


yobazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yobaz olma durumu, yobazca davranış

Örnek:

1. Halit'in bu sövüşlerini yobazlığına, kaba sofuluğuna verdiler.

1. Halit'in bu sövüşlerini yobazlığına, kaba sofuluğuna verdiler.


yoğ
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eski Türklerde ölüler için yapılan tören


yoga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ruhsal yaşama ve bedene egemen olmayı amaçlayan Hint felsefe sistemi


Lisan : Fransızca yoga

Telaffuz : yo'ga