Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yeşilli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeşili olan

Örnek:

1. Yeşilli kırmızılı kumaş.

1. Yeşilli kırmızılı kumaş.

2. Yeşil giysi giymiş

Örnek:

1. Yeşilli kadın.

1. Yeşilli kadın.


Yeşilli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mardin iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : yeşi'lli

yeşillik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeşil olma durumu

2. Yeşil bitkileri çok olan yer

Örnek:

1. Bu yeşillik köşesini kurutmamak bizim için de bir meşgale teşkil etmişti.

1. Bu yeşillik köşesini kurutmamak bizim için de bir meşgale teşkil etmişti.

3. Marul, maydanoz, tere, roka vb. çiğ yenen, salata malzemesi olan sebzelerin genel adı

4. Yeşil ot


Yeşilova
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burdur iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : yeşi'lova

yeşilsazan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tatlısu kayası


Telaffuz : yeşi'lsazan

yeşilsoğan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taze soğan

Örnek:

1. Sinide haşlanmış ve ikiye kesilmiş yumurtalar, yeşilsoğanlar, tulum peynirleri, kavurmalar vardı.

1. Sinide haşlanmış ve ikiye kesilmiş yumurtalar, yeşilsoğanlar, tulum peynirleri, kavurmalar vardı.


Telaffuz : yeşi'lsoğan

Yeşilyurt
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Malatya iline bağlı ilçelerden biri

2. Tokat iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : yeşi'lyurdu

yeşilzeytin
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zeytinin salamura edilmiş yeşil renkli türü


Telaffuz : yeşi'lzeytin

yeşim
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş


Lisan : Farsça yeşm

yestehleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yestehlemek işi


yestehlemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Büyük abdest yapmak


yetebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetebilmek durumu


yetebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yetme ihtimali veya imkânı bulunmak


yetenek

İlgili Kelimeler:

genel yetenek, zekâ yeteneği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, istidat, kabiliyet, kudret

Örnek:

1. Her bir dönemin incelenmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi ulusal yeteneklerimizi, eksiklerimizi anlamak bakımından uyarıcıdır.

1. Her bir dönemin incelenmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi ulusal yeteneklerimizi, eksiklerimizi anlamak bakımından uyarıcıdır.

2. Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite

3. eğitim bilimi , eğitim bilimi , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır

4. eğitim bilimi , eğitim bilimi , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü


yetenekli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeteneği olan, kabiliyetli, istidatlı

Örnek:

1. Galiba o da babası gibi pek yetenekli değil.

1. Galiba o da babası gibi pek yetenekli değil.


yeteneklice
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yetenekli bir biçimde


Telaffuz : yetenekli'ce

yeteneklilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetenekli olma durumu, kabiliyetlilik, istidatlılık


yeteneksiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeteneği olmayan, kabiliyetsiz, istidatsız

Örnek:

1. Yeteneksizimdir, düşündüklerimi gereğince anlatamıyorumdur ama bir yazının güç anlaşılsın ya da hiç anlaşılmasın diye yazılmasını anlayamam.

1. Yeteneksizimdir, düşündüklerimi gereğince anlatamıyorumdur ama bir yazının güç anlaşılsın ya da hiç anlaşılmasın diye yazılmasını anlayamam.


yeteneksizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yeteneksiz bir biçimde


Telaffuz : yeteneksi'zce

yeteneksizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeteneksiz olma durumu, kabiliyetsizlik, istidatsızlık

Örnek:

1. Yeteneksizliğini ortaya koyacak bir falso yapmaktan korkuyordu.

1. Yeteneksizliğini ortaya koyacak bir falso yapmaktan korkuyordu.


yeter

İlgili Kelimeler:

yeter sayı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi

2. ünl. “Kâfi, yetişir, yeterli” anlamlarında bir söz


yeter de artar
Anlamı:

1. `fazlasıyla yeter` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Onun okudukları ona yeter de artar bile.

1. Onun okudukları ona yeter de artar bile.


yeter derecede
Anlamı:

1. yeterli ölçüde

Örnek:

1. Salonu yeter derecede dolmuş bulursa başlardı ıslıklar, tepinmeler.

1. Salonu yeter derecede dolmuş bulursa başlardı ıslıklar, tepinmeler.


yeter ki
Anlamı:

1. ancak, şu şartla

Örnek:

1. Yeter ki biri ona iyice bakmış, oturup onunla konuşmuş olsun!

1. Yeter ki biri ona iyice bakmış, oturup onunla konuşmuş olsun!


yeter sayı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir toplantının, bir oturumun açılabilmesi için orada bulunması gereken üye sayısı, nisap