Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yaslamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak, dayamak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dayandırmak

Örnek:

1. Öyküsünü, annesiyle olan olaylara yaslar.

1. Öyküsünü, annesiyle olan olaylara yaslar.


yaslanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaslanabilmek işi


yaşlanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşlanabilmek işi


yaslanabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yaslanma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yaslanmaya gücü yetmek


yaşlanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaşlanma ihtimali veya imkânı bulunmak


yaslandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaslandırmak işi


yaşlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşlandırmak işi


yaslandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yaslanma işini yaptırmak


yaşlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yaşlanma işini yaptırmak, kocaltmak


yaslanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaslanma işi


yaşlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşlanma durumu


yaşlanıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşlanıvermek durumu


yaşlanıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın veya çabucak yaşlanmak

Örnek:

1. Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız.

1. Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız.


Telaffuz : yaşlanı'vermek

yaslanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaslanmak işi


yaşlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşlanmak durumu

Örnek:

1. Gerontologlar yaşlanmaya ve hele ihtiyarlayıp güçsüz kalmaya çare bulmaya çalışıyorlar.

1. Gerontologlar yaşlanmaya ve hele ihtiyarlayıp güçsüz kalmaya çare bulmaya çalışıyorlar.


yaslanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dayanmak

Örnek:

1. Sıcakça ben ona, o bana yaslanıyorduk.

1. Sıcakça ben ona, o bana yaslanıyorduk.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güvenmek


yaslanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yasa bürünmek, yas içinde olmak


yaşlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaşı ilerlemek, kocamak, ihtiyarlamak

Örnek:

1. Allah'ın takdiri bilinmez ama ben seni hayli yaşlanmış görüyorum.

1. Allah'ın takdiri bilinmez ama ben seni hayli yaşlanmış görüyorum.


yaşlara boğulmak
Anlamı:

1. çok ağlamak


yaslayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaslayabilmek işi


yaslayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yaslama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yaslamaya gücü yetmek


yaslı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yas tutan (kimse), matemli

Örnek:

1. Yaşlı ve yaslı kadını, bitik bir hâlde kulübenin köşesinde biraz kımıldanarak buyur etti.

1. Yaşlı ve yaslı kadını, bitik bir hâlde kulübenin köşesinde biraz kımıldanarak buyur etti.


yaşlı

İlgili Kelimeler:

yaşlı başlı, orta yaşlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse)

Örnek:

1. Bir kez daha çocuğun taşkın neşesinden tedirgin oldu yaşlı kadın.

1. Bir kez daha çocuğun taşkın neşesinden tedirgin oldu yaşlı kadın.

2. Uzun yılları geride bırakmış

Örnek:

1. Yaşlı ağaç

1. Yaşlı ağaç


yaşlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşla dolmuş (göz)

Örnek:

1. Hıçkırarak yaşlı gözlerini kaldırdı.

1. Hıçkırarak yaşlı gözlerini kaldırdı.


yaşlı başlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yaşlı, deneyimli ve görgülü, olgun

Örnek:

1. Kontrol altına alınmayan kalabalık içinde, yaşlı başlı insanlar bile iptidai bir seviyeye inerler.

1. Kontrol altına alınmayan kalabalık içinde, yaşlı başlı insanlar bile iptidai bir seviyeye inerler.