Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yansımalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yansıtan veya yansıyan

2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Tabiat seslerini andıran seslerle yapılmış (kelime), onomatopeik


yansımasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yansıtmayan veya yansımayan


yansıtabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtabilmek işi


yansıtabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yansıtma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yansıtmaya gücü yetmek


yansıtaç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtıcı


yansıtıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Işık, ses, görüntü vb.ni geri göndermek, yansımasını sağlamak amacıyla kullanılan araç, yansıtaç, reflektör

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yansıtma işini yapan


yansıtıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtıcı olma durumu


yansıtılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtılmak işi


yansıtılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yansıtma işi yapılmak


yansıtım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtma işi


yansıtım aygıtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir film veya belgenin ışık kaynağından çıkan ışınlarla ekran veya perde üzerinde görüntüsünü oluşturulan alet, projektör


yansıtış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtma işi


yansıtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıtmak işi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İletme, duyurma


yansıtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Işık, ses, görüntü vb.ni geri göndermek, yansımasını sağlamak, aksettirmek

Örnek:

1. Ayna ışığı yansıtır. Kubbe, sesi yansıtır.

1. Ayna ışığı yansıtır. Kubbe, sesi yansıtır.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aktarmak, göstermek, aksettirmek

Örnek:

1. Dantele ve pembeye olan düşkünlüğünü ise mintanında yansıttı.

1. Dantele ve pembeye olan düşkünlüğünü ise mintanında yansıttı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İletmek, duyurmak, aktarmak

Örnek:

1. Çağın tiyatro anlayışını yansıtan yazılar da yayımlanıyordu.

1. Çağın tiyatro anlayışını yansıtan yazılar da yayımlanıyordu.


yansıyabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıyabilmek işi


yansıyabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yansıma ihtimali veya imkânı bulunmak


yansıyış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansıma işi


yansız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birinden yana olmayan veya bir düşünceye, bir isteğe katılmayan, onu desteklemeyen, yan tutmayan, tarafsız, bitaraf, nötr

2. kimya , kimya , kimya , kimya , Turnusol gibi bir ayıraç karşısında, asit ve alkali tepkisi göstermeyen, nötr

3. fizik , fizik , fizik , fizik , Elektriğe karşı hiçbir tepkisi olmayan, nötr


yansızlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansızlaştırmak işi veya durumu

2. kimya , kimya , fizik , fizik , kimya , kimya , fizik , fizik , Asit veya alkali niteliğini yok etme, etkisiz hâle getirme, nötralizasyon


yansızlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yansız duruma getirmek


yansızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yansız olma durumu, bitaraflık, tarafsızlık, nötralizm

Örnek:

1. Hiç kimseye karşı hiçbir suç işlemedi; bir dürüstlük, bir yansızlık örneği olarak kaldı her zaman.

1. Hiç kimseye karşı hiçbir suç işlemedi; bir dürüstlük, bir yansızlık örneği olarak kaldı her zaman.

2. kimya , kimya , fizik , fizik , kimya , kimya , fizik , fizik , Asit veya alkali niteliği yok olma, etkisiz hâle gelme, nötralizm


yantutmaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tarafsız, yandaş olmayan


yantutmazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tarafsız olma durumu

Örnek:

1. Hatta romancının yantutmazlığından yana da değildi.

1. Hatta romancının yantutmazlığından yana da değildi.


yapabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapabilmek işi


yapabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yapma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Tramvay biletçiliği yapabilirdi, tramvay biletçiliği iyiydi, yaz kış kapalı yerdeydi.

1. Tramvay biletçiliği yapabilirdi, tramvay biletçiliği iyiydi, yaz kış kapalı yerdeydi.

2. Yapmaya gücü yetmek

3. Yapma becerisi bulunmak