92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yalandan
1. Ayşe Hanım'ın yalancıktan gözdağı verdiğini bilir mi?
1. Ayşe Hanım'ın yalancıktan gözdağı verdiğini bilir mi?
1. isim , isim , isim , isim , Yalancı olma durumu, yalan söyleme huyu
2. Yalan söz söyleme
1. `yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile inanılmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. `söylenen söz yalansa durum çok geçmeden anlaşılır` anlamında kullanılan bir söz
1. doğruluğu bilinmeyen bir bilgiyi başkasından duyup iletmek
Ön Takı : (birinin)
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gerçek olmayarak, yapmacık bir biçimde, oyun olsun diye, yalancıktan, sureta
1. Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım.
1. Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım.
2. Gösteriş olsun diye, özen göstermeden, önem vermeyerek, üstünkörü
1. Yalandan bir temizlik yapıverdiler.
1. Yalandan bir temizlik yapıverdiler.
1. bir kimsenin yalan söylediğini anlamak
1. Yalanını yakalamış gibi başını salladı. -Ya o mukaddes sular? Onlara ne diyeceksiniz azizim?
1. Yalanını yakalamış gibi başını salladı. -Ya o mukaddes sular? Onlara ne diyeceksiniz azizim?
1. isim , isim , isim , isim , Yalanlamak işi
1. Üç gün sonra, Vatan'ın birinci sayfasında bir yalanlama çıkmaz mı?
1. Üç gün sonra, Vatan'ın birinci sayfasında bir yalanlama çıkmaz mı?
1. -i , -i , -i , -i , Haber veya sözün gerçek olmadığını bildirmek, yalan olduğunu açıklamak, tekzip etmek
1. Bir ön sözde yazdığını sondaki ön sözde yalanlıyor, kendinden bile hırsızlama yapıyor.
1. Bir ön sözde yazdığını sondaki ön sözde yalanlıyor, kendinden bile hırsızlama yapıyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yalanlama işi yapılmak veya yalanlama işine konu olmak
1. Gazetelerde bir haber okudum. Bu haber bugüne kadar yalanlanmadı da.
1. Gazetelerde bir haber okudum. Bu haber bugüne kadar yalanlanmadı da.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yalama işi yapılmak veya yalama işine konu olmak
1. Tabak hiç yalanır mı?
1. Tabak hiç yalanır mı?
2. Kendini yalamak
1. Kedi yalanıyor.
1. Kedi yalanıyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde yalan olmayan
1. Yalansız söz.
1. Yalansız söz.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Doğru bir biçimde
1. Yalansız konuşur.
1. Yalansız konuşur.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Baştan savma, üstünkörü, yarım yamalak
1. Gündelikçi kadının yalap şalap yaptığı işleri, gittiğimiz geceler Neclâ tamamlıyor.
1. Gündelikçi kadının yalap şalap yaptığı işleri, gittiğimiz geceler Neclâ tamamlıyor.
Telaffuz : yala'pşalap
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Parıl parıl, parıldayarak
1. Güneş yalap yalap yanıyordu.
1. Güneş yalap yalap yanıyordu.
2. Gürül gürül
1. Benim adım dertli dolap / Suyum akar yalap yalap
1. Benim adım dertli dolap / Suyum akar yalap yalap