üzerine düşmek

Anlamı:

1. üstüne düşmek

üzerine koymak

Anlamı:

1. üstüne koymak

üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi

Anlamı:

1. üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi

Örnek:

1. Aldım eve getirdim kuşu. Başka zaman olsa üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi uyurdum. Gece uyku girmedi gözüme.

1. Aldım eve getirdim kuşu. Başka zaman olsa üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi uyurdum. Gece uyku girmedi gözüme.

üzerine oturmak

Anlamı:

1. üstüne oturmak

üzerine titremek

Anlamı:

1. üstüne titremek

üzerine toz kondurmamak

Anlamı:

1. üstüne toz kondurmamak

üzerine tüy dikmek

Anlamı:

1. yaşanan durumu veya olayı daha da kötüleştirmek

üzerine tuz biber ekmek

Anlamı:

1. üstüne tuz biber ekmek

üzerine üzerine gitmek

Anlamı:

1. üstüne üstüne gitmek

üzerine varmak

Anlamı:

1. üstüne varmak

üzerine vazife olmamak

Anlamı:

1. üstüne vazife olmamak

üzerine yaptırmak

Anlamı:

1. üstüne yaptırmak

üzerine yatmak

Anlamı:

1. üstüne yatmak

üzerine yıkmak

Anlamı:

1. üstüne yıkmak

üzerine yok

Anlamı:

1. üstüne yok

üzerine yüklenmek

Anlamı:

1. üstüne yüklenmek

üzerine yürümek

Anlamı:

1. üstüne yürümek

üzerinize afiyet (veya sağlık)

Anlamı:

1. üstünüze afiyet

üzerlik

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sedef otugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri beyaz renkte, susama benzeyen tohumları acı olan, halk hekimliğinde tedavi amaçlı, tütsü olarak kullanılan bir bitki (Peganum harmala)

Örnek:

1. Miniminiyken o da benim gibi üzerlikle tütsülenmiştir.

1. Miniminiyken o da benim gibi üzerlikle tütsülenmiştir.

2. Bu bitkinin tohumlarından yapılan nazarlık veya süs olarak kullanılan eşya

uzgören

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Uzgörür

Telaffuz : u'zgören

uzgörür

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Gerçeği önceden görebilen, ileri görüşlü olan, uzgören

Telaffuz : u'zgörür

üzgü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı, eziyet, eza, cefa

üzgülü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzgü veren, eziyetli

üzgün

İlgili Kelimeler:

üzgün balığı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzülmüş, üzüntü duymuş, mahzun, melul, meyus, mükedder

Örnek:

1. O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi.

1. O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi.

üzgün balığı

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kaya balığıgillerden, kemikli, küçük bir balık (Collionymus İyra)