Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ulviyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yücelik


Lisan : Arapça ʿulviyyet

umabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umabilmek işi


umabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Umma ihtimali veya imkânı bulunmak


umacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öcü

Örnek:

1. Özellikle cinden, periden, umacıdan çok korkardım.

1. Özellikle cinden, periden, umacıdan çok korkardım.


umacı gibi
Anlamı:

1. korkunç ve çirkin görünüşlü


umar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çare


umarsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çaresiz, çıkar yolu olmayan

Örnek:

1. İnsan kurtuluşsuz, çaresiz, umarsız bir yaratık mıdır?

1. İnsan kurtuluşsuz, çaresiz, umarsız bir yaratık mıdır?

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çaresiz bir biçimde, çıkar yolu olmaksızın

Örnek:

1. Bir yalıya yaslanıp Sait için umarsız gözyaşları dökmeye vakit bulalım.

1. Bir yalıya yaslanıp Sait için umarsız gözyaşları dökmeye vakit bulalım.


umarsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umarsız olma durumu, çaresizlik

Örnek:

1. Uzak bakışlarındaki derin küskünlük, meydan okuyan bir umarsızlığa dönüşmüştü zamanla.

1. Uzak bakışlarındaki derin küskünlük, meydan okuyan bir umarsızlığa dönüşmüştü zamanla.


umde
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , mantık , mantık , isim , isim , eskimiş , eskimiş , mantık , mantık , İlke

Örnek:

1. Dilenecek bir insan vaziyetine gelmemek, işte umde budur.

1. Dilenecek bir insan vaziyetine gelmemek, işte umde budur.


Lisan : Arapça ʿumde

umdurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umdurmak işi


umdurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Umma durumunu yaratmak, ummasını sağlamak


ümera
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Beyler, amirler

2. Üstsubaylar

Örnek:

1. Ordu kumandanı, kendi ümerasından birinin istediği bir matara suyu esirgedi.

1. Ordu kumandanı, kendi ümerasından birinin istediği bir matara suyu esirgedi.


Lisan : Arapça umerā

Telaffuz : ümera:

ümide düşmek
Anlamı:

1. umuda düşmek

Örnek:

1. Zavallı çocuk bir an geldi ki âdeta yeniden ümide düşer gibi oldu.

1. Zavallı çocuk bir an geldi ki âdeta yeniden ümide düşer gibi oldu.


ümide kapılmak
Anlamı:

1. umuda kapılmak


ümidi boşa çıkmak
Anlamı:

1. umudu boşa çıkmak

Örnek:

1. Kaç sene var ki böyle her ümidin boşa çıktı.

1. Kaç sene var ki böyle her ümidin boşa çıktı.


ümidi kırılmak
Anlamı:

1. umudu kırılmak


ümidi sönmek
Anlamı:

1. umudu sönmek


ümidini kesmek
Anlamı:

1. umudunu kesmek

Örnek:

1. Bunu gerçekten anlamışım, ben de biliyormuşum gibi bir şeylerden ümit kestiğimi hatırlıyorum.

1. Bunu gerçekten anlamışım, ben de biliyormuşum gibi bir şeylerden ümit kestiğimi hatırlıyorum.


ümidini kırmak
Anlamı:

1. umudunu kırmak


ümit

İlgili Kelimeler:

ümit dünyası, ümit kapısı, ümit kırıklığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umut

Örnek:

1. Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım.

1. Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım.


Lisan : Farsça umīd

Telaffuz : ümi:di

ümit (veya ümidini) bağlamak
Anlamı:

1. umut bağlamak

Örnek:

1. Hem ne güzeldi sesindeki yankı / Ben oraya ümitlerimi bağladımdı

1. Hem ne güzeldi sesindeki yankı / Ben oraya ümitlerimi bağladımdı


ümit beslemek
Anlamı:

1. umut beslemek


ümit bırakmak
Anlamı:

1. umut bırakmak

Örnek:

1. Cemil'in bu sözleri kalplerde hiç olmazsa yarın için biraz ümit bırakıyordu.

1. Cemil'in bu sözleri kalplerde hiç olmazsa yarın için biraz ümit bırakıyordu.


ümit dünyası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Umut dünyası


ümit etmek
Anlamı:

1. umut etmek

Örnek:

1. Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim.

1. Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim.