Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ulak

İlgili Kelimeler:

özel ulak, el ulağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haberci

Örnek:

1. Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı.

1. Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı.


ulak çıkarmak
Anlamı:

1. haberci göndermek, posta çıkarmak


ulam

İlgili Kelimeler:

ulam ulam

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, kategori

Örnek:

1. İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler.

1. İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler.

2. felsefe , felsefe , mantık , mantık , felsefe , felsefe , mantık , mantık , Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri, nicelik, nitelik, bağıntı, makule, kategori


ulam ulam
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıra sıra

Örnek:

1. Hatta ben mahcubiyetimden kızarmak değil, gözlerimden ulam ulam yaş da getirebilirim.

1. Hatta ben mahcubiyetimden kızarmak değil, gözlerimden ulam ulam yaş da getirebilirim.


ulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulamak işi

2. Ulanan parça, ek, katkı, ilave

3. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, tertip etmek, art arda gibi

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ulanmış


ulamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Eklemek, katmak, ilave etmek


ulan
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , kaba konuşmada , kaba konuşmada , ünlem , ünlem , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Ey

Örnek:

1. Ulan, bizim sokak çocukları ne insan şeyler be!

1. Ulan, bizim sokak çocukları ne insan şeyler be!

2. Öfke ve nefret anlatan bir seslenme sözü

Örnek:

1. Uşaktım ulan ne olacak, dediği zaman kimse sesini çıkarmazdı.

1. Uşaktım ulan ne olacak, dediği zaman kimse sesini çıkarmazdı.


ulanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulanma işi


ulanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulanmak işi


ulanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ulama işi yapılmak

Örnek:

1. Birbirine ulanan koridorlar boyunca yürüyorum.

1. Birbirine ulanan koridorlar boyunca yürüyorum.


ulantı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulanan şey


Ulaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sivas iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : u'laş

ulaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaşabilmek işi


ulaşabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Ulaşma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Duvarların dibinden kıyın kıyın yürüyüp yanına ulaşabildim.

1. Duvarların dibinden kıyın kıyın yürüyüp yanına ulaşabildim.


ulaşılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaşılabilmek işi


ulaşılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ulaşılma ihtimali veya imkânı bulunmak


ulaşılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaşılmak işi


ulaşılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ulaşma işi yapılmak

Örnek:

1. Bu dönemde artık tiyatroda arama ve denemeden, yaratma ve kendini bulma aşamasına ulaşılmıştır.

1. Bu dönemde artık tiyatroda arama ve denemeden, yaratma ve kendini bulma aşamasına ulaşılmıştır.


ulaşım

İlgili Kelimeler:

deniz yolu ulaşımı, hava ulaşımı, hava yolu ulaşımı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaşma işi

2. Köyler, şehirler, ülkeler arasında bir yerden bir yere gidiş geliş, münakale, muvasala, temas

Örnek:

1. Ulaşım için köprüye aktarılması gereken paralar yola yönlendirilmişti.

1. Ulaşım için köprüye aktarılması gereken paralar yola yönlendirilmişti.

3. Bir şeyi bir yerden başka bir yere aktarma


ulaşıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaşıvermek işi


ulaşıvermek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Çabucak veya kısa sürede ulaşmak


Telaffuz : ulaşı'vermek

ulaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaşmak işi

Örnek:

1. On yedinci yüzyıldan beri Batı Yeni Çağa ulaşma yolundadır.

1. On yedinci yüzyıldan beri Batı Yeni Çağa ulaşma yolundadır.


ulaşmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Varmak, gelmek

Örnek:

1. Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum.

1. Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum.

2. Elde etmek, erişmek

3. Yetişmek

4. Birbirine katılmak, dökülmek

Örnek:

1. Nehirler denizlere ulaşıyor.

1. Nehirler denizlere ulaşıyor.


ulaştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulaştırabilmek işi


ulaştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Ulaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Ulaştırma gücü bulunmak