92406 kayıt bulundu.
teminat akçesi, teminat mektubu, teminat senedi, geçici teminat, kati teminat, nakdî teminat
1. isim , isim , isim , isim , Güvence
1. Sen de bana teminat olarak peşin iki yüz lira ver, işe girince iade edeyim.
1. Sen de bana teminat olarak peşin iki yüz lira ver, işe girince iade edeyim.
Lisan : Arapça teʾmīnāt
Telaffuz : te:mina:tı
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Artırma ve eksiltmeye girenlerden garanti karşılığı alınan para
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir kimsenin belirli bir işi yapabileceğine ilişkin, bankalarca verilen para güvencesini içeren belge
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Ticari kuruluşların kullanabilecekleri krediye karşılık olarak bankalarda bulundurdukları müşteri çeki ve senetleri
1. güvence vermek
1. Senin verdiğin teminat hep boşa gitti.
1. Senin verdiğin teminat hep boşa gitti.
temiz kâğıdı, temiz kalpli, temiz kan, temiz pak, temiz para, temiz raporu, temiz yürekli, bir temiz, eli yüzü temiz, eteği temiz, kalbi temiz, yüreği temiz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı (I), pak, münezzeh, hijyen, hijyenik
1. Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok.
1. Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok.
2. Özenle yapılmış
1. Temiz iş.
1. Temiz iş.
3. Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan
1. Temiz araba.
1. Temiz araba.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ahlakça lekesiz, necip, nezih
5. Sabıkasız
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde
1. Temiz giyinmek.
1. Temiz giyinmek.
Lisan : Arapça temyīz
1. adamakıllı dayak yemek
1. Yaramazlığı bir yana, çocukları da azdırdığı için temiz bir dayak yemiş olmalı.
1. Yaramazlığı bir yana, çocukları da azdırdığı için temiz bir dayak yemiş olmalı.
1. `doğru dürüst yapılması istenen iş uzun zaman ister` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Olaylara iyimser ve olumlu yönden bakan
1. Mutekit ve temiz kalpli olan seyyah buradan ayrılmadan evvel bir rüya görüyor ve bunu anlatıyor.
1. Mutekit ve temiz kalpli olan seyyah buradan ayrılmadan evvel bir rüya görüyor ve bunu anlatıyor.
2. İçinde iyi duygular taşıyan
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Atardamarlarda dolaşan, akciğerlerden aldığı oksijeni taşıyarak vücudun her yanına giden kan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok temiz
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tertemiz bir biçimde
1. Önümden temiz pak giyinmiş bir kızla...
1. Önümden temiz pak giyinmiş bir kızla...
1. isim , isim , isim , isim , Kesintiden veya masraflardan sonra elde kalan para miktarı
2. Hileye başvurmadan kazanılan para
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin herhangi bir hastalığı olmadığını gösteren rapor
2. Bir şeyin bozuk olmadığını gösteren rapor
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İçi dışı bir olan, kalbi temiz olan
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Temiz bir biçimde
1. Pis pis kokar, demir küfü gibi temizce bir nefes alamazsın.
1. Pis pis kokar, demir küfü gibi temizce bir nefes alamazsın.
Telaffuz : temi'zce
1. bir yazının karalamasını temiz olarak yazmak
1. Bizim yazarımız temize çektikten sonra romanı elinde dolaşır dururdu kapı kapı.
1. Bizim yazarımız temize çektikten sonra romanı elinde dolaşır dururdu kapı kapı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yaşanılan hoş olmayan olayları unutmak
1. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , aklanmak
1. Gazete kendi evin, temize çıktığın gün gelmezsen küserim bak.
1. Gazete kendi evin, temize çıktığın gün gelmezsen küserim bak.