Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tehalüf etmek
Anlamı:

1. birbirine aykırı olmak


tehalük
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Can atma, çok isteme

Örnek:

1. Yeni neşriyattan ne görürse hepsinin üzerine ayrı bir tehalükle atılırdı.

1. Yeni neşriyattan ne görürse hepsinin üzerine ayrı bir tehalükle atılırdı.


Lisan : Arapça tehāluk

Telaffuz : teha:lük

tehalük etmek
Anlamı:

1. can atmak, çok istemek


tehcir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme


Lisan : Arapça tehcīr

Telaffuz : tehci:ri

tehcir etmek
Anlamı:

1. bir yerden göç ettirmek, sürmek


tehdit
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözdağı

Örnek:

1. Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı.

1. Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı.


Lisan : Arapça tehdīd

tehdit etmek
Anlamı:

1. gözdağı vermek

2. tehlikeli bir durum yaratmak


tehdit savurmak
Anlamı:

1. korkutmak, gözdağı vermek

Örnek:

1. Adam, bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim, diye tehdit savuruyormuş.

1. Adam, bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim, diye tehdit savuruyormuş.


tehditkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehdit edici

Örnek:

1. Dışarıda önce tehditkâr bir pembelik belirdi, ufak ufak akşam oluyor.

1. Dışarıda önce tehditkâr bir pembelik belirdi, ufak ufak akşam oluyor.


Lisan : Arapça tehdīd + Farsça -kār

tehditkârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tehditkâr olma durumu


tehditli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehdidi bulunan


tehditsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehdidi bulunmayan, tehditten uzak

Örnek:

1. Yazılarında tehditsiz satır, tedhişsiz cümle, şiddetsiz fıkra olmazsa gündeliklerini mi kesiyorlar, nedir?

1. Yazılarında tehditsiz satır, tedhişsiz cümle, şiddetsiz fıkra olmazsa gündeliklerini mi kesiyorlar, nedir?


tehevvür
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çok kızma, öfkelenme, köpürme

Örnek:

1. Otello'nun tehevvürüne benzeyen bir his içimi kapladı.

1. Otello'nun tehevvürüne benzeyen bir his içimi kapladı.


Lisan : Arapça tehevvur

tehevvür etmek
Anlamı:

1. çok kızmak, öfkelenmek, köpürmek


teheyyüç
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Coşma, heyecanlanma

Örnek:

1. Genç kızın kızarmış yüzünde teheyyüç görünüyordu.

1. Genç kızın kızarmış yüzünde teheyyüç görünüyordu.


Lisan : Arapça teheyyuc

tehi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Boş

Örnek:

1. Vallahi rüyasını görmüştüm, geçen gece, tenha, tehi bir yoldaymışız.

1. Vallahi rüyasını görmüştüm, geçen gece, tenha, tehi bir yoldaymışız.


Lisan : Farsça tehī

Telaffuz : tehi:

tehir

İlgili Kelimeler:

tehiriicra, takdim tehir

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonraya bırakma, erteleme

2. Geciktirme


Lisan : Arapça teʾḫīr

Telaffuz : te:hir

tehir etmek
Anlamı:

1. ertelemek


tehiriicra
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Yürütmenin durdurulması


Lisan : Arapça teʾḫīr + icrāʾ

Telaffuz : te:hi:riicra:

tehirli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geciktirilmiş

2. Ertelenmiş

3. Gecikmeli, rötarlı

Örnek:

1. Bu Diyarbakır postası hep tehirlidir.

1. Bu Diyarbakır postası hep tehirlidir.

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Gecikmiş bir biçimde

Örnek:

1. Tren tehirli geldi.

1. Tren tehirli geldi.


tehirsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehiri olmayan, gecikmesiz

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Gecikmesi olmadan, gecikmeden


tehlike
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara

Örnek:

1. Görülüyor ki atom harbi tehlikesi şimdiden tesirini göstermeye başlamıştır.

1. Görülüyor ki atom harbi tehlikesi şimdiden tesirini göstermeye başlamıştır.

2. Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum


Lisan : Arapça tehluke

tehlike atlatmak
Anlamı:

1. büyük zarar ve sıkıntılara yol açacak bir olayı savuşturmak

Örnek:

1. Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları, atlattığı tehlikeleri sergilemeyi hiç sevmez.

1. Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları, atlattığı tehlikeleri sergilemeyi hiç sevmez.


tehlike çanları çalmak
Anlamı:

1. kötü bir durumun ortaya çıkacağı belli olmaya başlamak

Örnek:

1. Bedenimde tehlike çanları çalmaya başlamış, eklem romatizmasına yakalanmıştım.

1. Bedenimde tehlike çanları çalmaya başlamış, eklem romatizmasına yakalanmıştım.


tehlike yaratmak
Anlamı:

1. tehlike oluşturmak