92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Can atma, çok isteme
1. Yeni neşriyattan ne görürse hepsinin üzerine ayrı bir tehalükle atılırdı.
1. Yeni neşriyattan ne görürse hepsinin üzerine ayrı bir tehalükle atılırdı.
Lisan : Arapça tehāluk
Telaffuz : teha:lük
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
Lisan : Arapça tehcīr
Telaffuz : tehci:ri
1. isim , isim , isim , isim , Gözdağı
1. Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı.
1. Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı.
Lisan : Arapça tehdīd
1. korkutmak, gözdağı vermek
1. Adam, bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim, diye tehdit savuruyormuş.
1. Adam, bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim, diye tehdit savuruyormuş.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehdit edici
1. Dışarıda önce tehditkâr bir pembelik belirdi, ufak ufak akşam oluyor.
1. Dışarıda önce tehditkâr bir pembelik belirdi, ufak ufak akşam oluyor.
Lisan : Arapça tehdīd + Farsça -kār
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehdidi bulunmayan, tehditten uzak
1. Yazılarında tehditsiz satır, tedhişsiz cümle, şiddetsiz fıkra olmazsa gündeliklerini mi kesiyorlar, nedir?
1. Yazılarında tehditsiz satır, tedhişsiz cümle, şiddetsiz fıkra olmazsa gündeliklerini mi kesiyorlar, nedir?
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çok kızma, öfkelenme, köpürme
1. Otello'nun tehevvürüne benzeyen bir his içimi kapladı.
1. Otello'nun tehevvürüne benzeyen bir his içimi kapladı.
Lisan : Arapça tehevvur
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Coşma, heyecanlanma
1. Genç kızın kızarmış yüzünde teheyyüç görünüyordu.
1. Genç kızın kızarmış yüzünde teheyyüç görünüyordu.
Lisan : Arapça teheyyuc
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Boş
1. Vallahi rüyasını görmüştüm, geçen gece, tenha, tehi bir yoldaymışız.
1. Vallahi rüyasını görmüştüm, geçen gece, tenha, tehi bir yoldaymışız.
Lisan : Farsça tehī
Telaffuz : tehi:
tehiriicra, takdim tehir
1. isim , isim , isim , isim , Sonraya bırakma, erteleme
2. Geciktirme
Lisan : Arapça teʾḫīr
Telaffuz : te:hir
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Yürütmenin durdurulması
Lisan : Arapça teʾḫīr + icrāʾ
Telaffuz : te:hi:riicra:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geciktirilmiş
2. Ertelenmiş
3. Gecikmeli, rötarlı
1. Bu Diyarbakır postası hep tehirlidir.
1. Bu Diyarbakır postası hep tehirlidir.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Gecikmiş bir biçimde
1. Tren tehirli geldi.
1. Tren tehirli geldi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tehiri olmayan, gecikmesiz
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Gecikmesi olmadan, gecikmeden
1. isim , isim , isim , isim , Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara
1. Görülüyor ki atom harbi tehlikesi şimdiden tesirini göstermeye başlamıştır.
1. Görülüyor ki atom harbi tehlikesi şimdiden tesirini göstermeye başlamıştır.
2. Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum
Lisan : Arapça tehluke
1. büyük zarar ve sıkıntılara yol açacak bir olayı savuşturmak
1. Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları, atlattığı tehlikeleri sergilemeyi hiç sevmez.
1. Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları, atlattığı tehlikeleri sergilemeyi hiç sevmez.
1. kötü bir durumun ortaya çıkacağı belli olmaya başlamak
1. Bedenimde tehlike çanları çalmaya başlamış, eklem romatizmasına yakalanmıştım.
1. Bedenimde tehlike çanları çalmaya başlamış, eklem romatizmasına yakalanmıştım.