Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tecrübi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Deneye dayanan, deneme ile ilgili, deneysel


Lisan : Arapça tecribī

Telaffuz : tecrübi:

tecvit
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kelimelerin söylenişinde, seslerin çıkaklarına, uzunluk ve kısalıklarına göre okunması

Örnek:

1. Okurken tecvide riayetten kelimeler ağzında yassılanarak, yayvanlaşarak, incelerek çıkıyordu.

1. Okurken tecvide riayetten kelimeler ağzında yassılanarak, yayvanlaşarak, incelerek çıkıyordu.

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'ın doğru okunmasını sağlayan bilim

3. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Bu bilim üzerine yazılmış kitap


Lisan : Arapça tecvīd

Telaffuz : tecvi:di

tecvitli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tecvidi olan, tecvidi ortaya koyan

Örnek:

1. Tecvitli seslerin çatlatılışları gittikçe kulak tırmalıyor.

1. Tecvitli seslerin çatlatılışları gittikçe kulak tırmalıyor.


tecviz
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yapılmasını uygun bulma, izin verme


Lisan : Arapça tecvīz

Telaffuz : tecvi:zi

tecviz etmek
Anlamı:

1. uygun bulmak, izin vermek

Örnek:

1. Sen yaşta çocuklar için katiyen tecviz edilmez ama bizim gibi yaşlı başlı adamların, ara sıra iki kadeh bir şey içmelerinde bir zarar yoktur.

1. Sen yaşta çocuklar için katiyen tecviz edilmez ama bizim gibi yaşlı başlı adamların, ara sıra iki kadeh bir şey içmelerinde bir zarar yoktur.


tecziye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Cezalandırma


Lisan : Arapça tecziye

tecziye etmek
Anlamı:

1. cezalandırmak


tedafüi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Savunma ile ilgili olan, savunmalık


Lisan : Arapça tedāfuʿī

Telaffuz : teda:füi:

tedahül
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birbirinin içine girme

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Ödemede gecikme

3. Yığılıp kalma, birikme


Lisan : Arapça tedāḫul

Telaffuz : teda:hül

tedahülde kalmak
Anlamı:

1. ödenmeden birikmek


tedai
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , Çağrışım

Örnek:

1. Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.

1. Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.


Lisan : Arapça tedāʿī

Telaffuz : teda:i:

tedarik

İlgili Kelimeler:

sümmettedarik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araştırıp bulma, sağlama, elde etme

2. Hazırlık

Örnek:

1. Hemen düğün tedarikine başladım ve bir günde birkaç iş gördüm.

1. Hemen düğün tedarikine başladım ve bir günde birkaç iş gördüm.


Lisan : Arapça tedāruk

Telaffuz : teda:rik

tedarik etmek
Anlamı:

1. bulmak, sağlamak

Örnek:

1. İçlerinden muhtaç olanları, ev eşyalarını tedarik ederek evlendiriyordum.

1. İçlerinden muhtaç olanları, ev eşyalarını tedarik ederek evlendiriyordum.


tedarikçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerekli malzemeyi sağlayan kimse


tedarikçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tedarikçinin yaptığı iş


tedarikleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tedariklemek işi


tedariklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sağlamak, tedarik etmek

Örnek:

1. Köy halkının tedariklediği bir kira arabası.

1. Köy halkının tedariklediği bir kira arabası.


tedarikli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hazırlıklı

Örnek:

1. Sporcular ne tedarikli ne çevik çocuklar...

1. Sporcular ne tedarikli ne çevik çocuklar...

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Her şeyi önceden sağlamış olarak, hazırlıklı bir biçimde


tedariksiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Önceden gereken şeyleri sağlamamış olan, hazırlıksız

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Önceden gereken şeyleri sağlamadan, hazırlıksız bir biçimde

Örnek:

1. Ya doktor alelade bir dâhilî hasta zanneder de tedariksiz gelirse?

1. Ya doktor alelade bir dâhilî hasta zanneder de tedariksiz gelirse?


tedariksizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tedariksiz olma durumu


tedarikte bulunmak
Anlamı:

1. hazırlık yapmak


tedavi

İlgili Kelimeler:

ayakta tedavi, fizik tedavi, fizik tedavi uygulayıcısı, ışın tedavi uzmanı, kimyasal tedavi, antibiyotik tedavisi, ayak tedavisi, basınç tedavisi, deniz tedavisi, ısı tedavisi, ışın tedavisi, koku tedavisi, ozon tedavisi, östrojen tedavisi, su tedavisi, şok tedavisi, şua tedavisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çeşitli yöntemlerle hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma, terapi

Örnek:

1. Doktorlar hastaları tedavi için perhiz verir, bıçak, ilaç kullanırlar.

1. Doktorlar hastaları tedavi için perhiz verir, bıçak, ilaç kullanırlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme


Lisan : Arapça tedāvī

Telaffuz : teda:vi:

tedavi etmek
Anlamı:

1. ilaçla iyileştirmek, sağaltmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , düzeltmek

Örnek:

1. Artık geri dönmek, istemeden açtığım yarayı tedavi etmek zamanı gelmişti.

1. Artık geri dönmek, istemeden açtığım yarayı tedavi etmek zamanı gelmişti.


tedavi görmek (veya olmak)
Anlamı:

1. iyileşmek amacıyla sağlık uygulamalarından geçmek

Örnek:

1. Birkaç kez alkol tedavisi gördü ama yararı olmadı.

1. Birkaç kez alkol tedavisi gördü ama yararı olmadı.


tedavici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tedavi eden kimse, terapist

Örnek:

1. Tedavicilerin hepsi bu anlaşmayı yapmadan harekete geçmezler.

1. Tedavicilerin hepsi bu anlaşmayı yapmadan harekete geçmezler.