Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tavlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yolsuz ve kolay kazanç umudu vererek dolandırmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ümit vererek kandırmak, kendine bağlamak, aldatmak

4. argo , argo , argo , argo , Karşı cinsin gönlünü çelmek, kandırıp elde etmek

Örnek:

1. Hiçbir namuslu insan kendisine gönül vermiş bir kızdan, tavladım, diye söz etmez.

1. Hiçbir namuslu insan kendisine gönül vermiş bir kızdan, tavladım, diye söz etmez.


tavlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavlandırmak işi


tavlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tavlanmasını sağlamak

2. Hayvanı semirtmek, şişmanlatmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beslemek

Örnek:

1. Esirlikte ve cefada, millet ruhunu tavlandıran bir sır olduğuna o akşam inandım.

1. Esirlikte ve cefada, millet ruhunu tavlandıran bir sır olduğuna o akşam inandım.


tavlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavlanmak işi


tavlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tavlama işi yapılmak

Örnek:

1. Deri biraz tavlansın diye talaş içinde durur.

1. Deri biraz tavlansın diye talaş içinde durur.

2. Hayvan semirmek, şişmanlamak


tavlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavlayabilmek işi


tavlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tavlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Tavlamayı becermek


tavlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tavlanmış, tavı olan, tav verilmiş

2. Semiz, şişman (hayvan)


tavsama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavsamak işi

Örnek:

1. Hafif bir tavsama karşısında sanat ve kültürü canlandıracak önlemleri almayı hayati bir ödev sayıyorlar.

1. Hafif bir tavsama karşısında sanat ve kültürü canlandıracak önlemleri almayı hayati bir ödev sayıyorlar.


tavsamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir iş, bir durum vb. gücünü, hızını kaybetmek, yavaşlamak, gevşemek

Örnek:

1. Bütün galeyanı, bu taş gibi karşısında oturan, her an fırlayacak adam önünde tavsadı.

1. Bütün galeyanı, bu taş gibi karşısında oturan, her an fırlayacak adam önünde tavsadı.


tavşan

İlgili Kelimeler:

tavşanağzı, tavşan anahtarı, tavşanayağı, tavşanbıyığı, tavşan dudak, tavşan eti, tavşankanı, tavşankulağı, tavşanmemesi, tavşan uykusu, tavşan yürekli, aktavşan, ada tavşanı, Amerika tavşanı, angora tavşanı, Ankara tavşanı, Arap tavşanı, deniztavşanı, yaban tavşanı

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, kemirgen, postundan yararlanılan bir tür memeli (Lepus europeus)

Örnek:

1. Tavşanlarını, kekliklerini ucuz pahalı demeden ilk çıkan alıcılara sattı.

1. Tavşanlarını, kekliklerini ucuz pahalı demeden ilk çıkan alıcılara sattı.

2. spor , spor , spor , spor , Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi diğer atletlerin önünde koşan atlet


tavşan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değerli ağaçlar üzerine ince oymalar işleyen sanatçı, tahta oymacısı


tavşan anahtarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Maymuncuk


tavşan boku gibi (ne kokar ne bulaşır)
Anlamı:

1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , ne yararı ne de zararı olan (kimse)


tavşan dağa küsmüş de dağın haberi olmamış
Anlamı:

1. `önemsiz kişi, önemli kişiye küsse önemli kişinin umurunda bile olmaz` anlamında kullanılan bir söz


tavşan dudak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğuştan üst dudağı yarık olan (kimse), yarık dudak


tavşan eti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavşanın kesilip parçalanmış pembemsi eti


tavşan uykusu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çabuk uyanılabilen uyku, kuş uykusu


tavşan yürekli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok ürkek, korkak


tavşana kaç, tazıya tut demek
Anlamı:

1. iki tarafı, karşıt olan davalarında birbirlerine karşı kışkırtmak, ikili oynamak


tavşanağzı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Pembe renkli bir tür çiçek


Telaffuz : tavşa'nağzı

tavşanayağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demir yollarında iki rayın kesişme noktasında bulunan parçalardan her biri


Telaffuz : tavşa'nayağı

tavşanbıyığı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir tür yonca


Telaffuz : tavşa'nbıyığı

tavşancı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavşan yetiştiren kimse

2. Tavşan satan kimse


tavşancıl

İlgili Kelimeler:

tavşancıl otu, deniz tavşancılı

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çoğu tavşan avlamakla beslenen kartal, akbaba vb. yırtıcı kuş