92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Onaylanmış
2. Doğrulanmış, geçerli, onaylı, tasdik edilmiş
1. isim , isim , isim , isim , Verilen onayı gösteren belge
2. Okulunu bitirmeden ayrılan öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge
3. Başka bir öğrenim kurumuna geçen öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge
1. Aldığım tasdiknameleri göstere göstere mektep değiştirdiğim için artık son sınıflardayım.
1. Aldığım tasdiknameleri göstere göstere mektep değiştirdiğim için artık son sınıflardayım.
Lisan : Arapça taṣdīḳ + Farsça nāme
Telaffuz : tasdikna:me
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Taşemengillerden, suda yaşayan, çok ilkel yapılı omurgalı hayvan (Petromyzon)
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Taşemenleri içine alan, yuvarlak ağızlı omurgalı hayvanlar familyası
1. isim , isim , isim , isim , Büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten alarak kendisi üstlenen diğer yüklenici
1. Sağdan soldan rica etmişler, taşeronlar aramışlardı boşuna.
1. Sağdan soldan rica etmişler, taşeronlar aramışlardı boşuna.
Lisan : Fransızca tâcheron
tasfiyehane
1. isim , isim , isim , isim , Arıtma, ayıklama, temizleme
1. Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?
1. Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?
2. dil bilimi , dil bilimi , dil bilimi , dil bilimi , Özleştirme
1. Dilde tasfiye.
1. Dilde tasfiye.
3. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. sebepler üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan paylarına düşen miktarın verilmesi, likidasyon
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Türlü sebeplerle birçok kimsenin görevine son verme
Lisan : Arapça taṣfiye
1. arıtmak, temizlemek
1. Biz lisanımızı tasfiye ediyoruz, yeni kelimeler buluyor, bulamazsak gelişigüzel uyduruyoruz.
1. Biz lisanımızı tasfiye ediyoruz, yeni kelimeler buluyor, bulamazsak gelişigüzel uyduruyoruz.
2. bir ticaret kuruluşunu kapatmak
3. yok etmek, ortadan kaldırmak
1. İmparatorluğu tasfiye etmek.
1. İmparatorluğu tasfiye etmek.
4. işine son vermek
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir toplumsal olgudan yabancı ögelerin ayıklanması taraftarı olan kimse
2. dil bilimi , dil bilimi , dil bilimi , dil bilimi , Özleştirmeci
1. isim , isim , isim , isim , Tasfiyeci olma durumu
2. dil bilimi , dil bilimi , dil bilimi , dil bilimi , Özleştirmecilik
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Arıtımevi
Lisan : Arapça taṣfiye + Farsça ḫāne
Telaffuz : tasfiyeha:ne
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Küçültme, ufak duruma getirme
Lisan : Arapça taṣġīr
Telaffuz : tasgi:ri
tashihikarar
1. isim , isim , isim , isim , Düzeltme, düzelti
1. Ancak bir ehemmiyetsiz noktayı tashihe lüzum görüyoruz.
1. Ancak bir ehemmiyetsiz noktayı tashihe lüzum görüyoruz.
Lisan : Arapça taṣḥīḥ
Telaffuz : tashi:hi
1. düzeltmek, doğrultmak
1. Yüzünü, hâl ve tavırlarını aynadan bakarak tashih etmeye çalışırdı.
1. Yüzünü, hâl ve tavırlarını aynadan bakarak tashih etmeye çalışırdı.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Mahkemece alınan kararın düzeltilmesi
Lisan : Arapça taṣḥiḥ + ḳarār
Telaffuz : tashi:hikara:rı
1. gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak
1. Fırsat çıkmışken kim bilir hangi uzak meseleden tutturup taşı gediğine koymak ve tenkit etmiş olmak için kaplarına sığamıyordu.
1. Fırsat çıkmışken kim bilir hangi uzak meseleden tutturup taşı gediğine koymak ve tenkit etmiş olmak için kaplarına sığamıyordu.
1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , kırık, ezik, yara vb. durumlar anlatılırken bir kimsenin vücudu üzerinde yer gösterildiğinde `benden uzak olsun` anlamında söylenen bir söz
1. `çok güçlü biridir, her zorluğun üstesinden gelir` anlamında kullanılan bir söz
1. Aslan gibidir maşallah, taşı sıksa suyunu çıkarır, diyor.
1. Aslan gibidir maşallah, taşı sıksa suyunu çıkarır, diyor.
1. arazisi çok değerli olmak
2. her türlü zenginliğe, olanağa, fırsata sahip olmak
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalp atım sayısının dakikada 100 atımın üstüne çıkması
Lisan : Fransızca tachycardie
1. isim , isim , isim , isim , Taşıllara dayanarak jeolojik devirlerde yeryüzünde yaşamış varlıkları, yerin geçmişini inceleyen bilim dalı, paleontoloji